Kategori Arşivi İletişim Sırları

Siz de Başarılı Bir Avukat Olabilirsiniz (Tüm Yönleriyle Avukatlıkta İş Geliştirme Yöntemleri)

Gelişime Açık Avukatların Dikkatine!

Serbest Avukat olarak yeni işler almakta zorlanıyor musunuz?

Müvekkil sayınız bir türlü artmıyor mu?

Hukuk Büronuzu yaşatmak her geçen gün daha mı zorlaşıyor?

Kurum Avukatı olarak kariyer basamaklarını istediğiniz hızda çıkamıyor musunuz?

Kurum kültürü içerisinde kişisel markanızı öne çıkarmakta ve yetkin bir hukukçu olmakta zorluk mu çekiyorsunuz?

Öyleyse size güzel bir haberimiz var. Başarılı Avukatların sırlarını bu e-kitapta sizin için bir araya getirdik. Sadece en iyilerin kullandığı yöntemlerle kariyerinizde ilerleme kaydetmek ve hedeflerinize ulaşmak ister misiniz?

En iyi tarafı da bu e-kitabı okuduktan sonra yeni müvekkilleri ve nitelikli işleri kendinize çekecek olmanızdır. Bu e-kitabı okumaya başladığınızda anda sonuç aldıran özel stratejileri öğrenecek ve kendinizi harika hissedeceksiniz.

Eğer Kurum Avukatı olarak çalışıyorsanız, profesyonel hayatta hedeflerinize ulaşmada ve kariyer sahibi olmada kullanabileceğiniz özel iş geliştirme tekniklerini ve sırlarını bu kitapta bulacaksınız.

“Siz de Başarılı Bir Avukat Olabilirsiniz” adlı eser bir yıl süren kapsamlı bir araştırma ve birçok uykusuz gece sonunda ortaya çıkmıştır. Kısa sürede ilerleme kaydetmek ve kendinizi profesyonel anlamda geliştirmek istiyorsanız mutlaka okuyun.

Hemen sipariş verin!  Satış fiyatı 29 Şubat tarihine kadar sadece 150 TL dir.  İletişim bölümünden siparişinizi ve e-kitabın ismini lütfen yazılı belirtin. Ödemenizi takiben 126 sayfalık e-kitabınız  e-posta adresinize gönderilecektir.

Avukatlar İçin Etkili Konuşma Replikleri (İş Geliştirme)

Yeni insanlarla tanışmakta ve konuşmakta zorlanıyor musunuz?

Müvekkil Adaylarıyla yaptığınız iş görüşmelerinde, onları ikna etmekte ve işlerini almakta sıkıntı mı yaşıyorsunuz?

Sonuç aldıran yöntemlerle kariyerinizde ilerleme kaydetmek ve iş hedeflerinize ulaşmak ister misiniz?

Öyleyse size güzel bir haberim var. İş Geliştirme yaparken kullanabileceğiniz etkili konuşma repliklerini bu e-kitapta sizin için bir araya getirdim.

Kısa sürede ilerleme kaydetmek ve kendinizi profesyonel anlamda geliştirmek istiyorsanız mutlaka okuyun!

Hemen sipariş verin!  Satış fiyatı 29 Şubat tarihine kadar sadece 150 TL dir.  

İletişim bölümünden siparişinizi ve e-kitabın ismini lütfen yazılı belirtin. Ödemenizi takiben 24 sayfalık e-kitabınız  e-posta adresinize gönderilecektir.

İÇİNDEKİLER

  • Giriş
  • Havadan sudan sohbetlerin önemi
  • Bilinçaltı emirlerinizi bekliyor
  • Kişisel şartlandırma tekniği
  • Ortak ilgi alanı nasıl bulunur?
  • Ayaküstü başarılı bir tanışma gerçekleştirin
  • Ofisinize gelen aday müvekkille ilk iş görüşmesi
  • Kurumsal müvekkil adayıyla iş anlaşması nasıl yapılmalıdır?
  • Bitirirken

Müvekkiller ne ister?

 

İyi bir avukat olabilmek için öncelikle iyi bir müvekkil olmalısınız. Kendinizi müvekkillerin yerine koyun. Onların sahip olduğu duygu ve düşünceleri hissetmeye çalışın. Yaşadıkları sıkıntıların çözümlenmesi ve adil bir sonuç elde etmek için verdikleri mücadeleleri anlayın. Müvekkil gözüyle bakabilen avukatlar her zaman meslekte en üst noktalara ulaşırlar.

Müvekkille yapılan görüşmenin başarılı geçmesi için derdini size en iyi şekilde anlatması ve sizin de onu en iyi şekilde anlamanız gerekmektedir. Sinirli, kaygılı ve gergin müvekkilleri rahatlatmanın en iyi yolu onlara:” Sizi anlıyorum” cümlesini söylemekle başlar. Bu belki de başarılı avukatların en çok kullandığı cümledir.

Bir avukat olarak girdiğiniz her yeni müvekkil görüşmesinde karşınızdaki insanın kafasından neler geçtiğini öğrenmelisiniz. Müvekkiller aşağıdaki sorularına cevap ararlar. Bunları size dolaylı yönden sorarlar. Bu sorulara yeterli bir cevap veremediğiniz anda, sizinle iş yapmaktan kaçınırlar.

“Sonuç üretebiliyor musunuz?”    

Hepimiz biliyoruz ki, avukatlar istenilen sonucu garanti edemez. Bunu garanti eden bir avukat varsa hem dürüst değildir, hem de etik kuralları çiğniyordur.  Müvekkiller, bir avukat olarak daha önce benzer davalarda bulunduğunuzu, süreci yaşadığınızı ve sonuç aldığınızı duymak isterler. Eğer bu beklentilere cevap verebiliyorsanız, dava dosyasının doğru ellerde takip edileceğini bir anlamda teyit etmiş olursunuz.

Benzer deneyimler yaşamış olmanız bir avukat olarak müvekkile sunduğunuz eşsiz bir iddiadır. Mevcut tecrübenizle diğer meslektaşlarınızın önüne geçmeniz mümkün olacaktır.

İşi kim takip edecek?”

Dava dosyalarını ofiste hangi avukatın takip edeceğini bilmek isterler. İşin sahipsiz kalmasından endişe ederler. Karşılarında her zaman bir muhatap görmek isterler. Bu endişeyi giderecek şekilde bir görevlendirme yapmanız gerekir.

Projenin riskleri nelerdir?”

İş deneyiminizi bilmenin yanında, davanın olası sonuçları ve risklerini de bilmek isterler. Bu belirsizliklere nasıl yaklaşım göstereceğinizi öğrenmek arzularıdır. Olası olumsuz sonuçlarda, bir b planınız olup olmadığını merak ederler. Bir anlamda, geleceklerini sizin elinize teslim etmeden önce iyisiyle ve kötüsüyle olası sonuçları algılamak isterler.

Nasıl iletişim kuracaksınız?”

Kendisiyle ve davayla ilgili çalışanlarıyla nasıl irtibat kuracağınızı, ne sıklıkta görüşeceğinizi öğrenmek isterler. Rollerin, beklentilerin ve zaman ayırmanın nasıl olacağını saptamak arzularıdır.

Masrafları kontrol altında tutabilir misiniz?”

Müvekkiller masrafların artmasını istemez. Davanın belirlenen bütçe içerisinde kalarak yürütülmesini ve sonuçlandırılması öncelikleridir.

Yukarıda belirtilen konularda müvekkilinizle dava dosyasını almadan önce mutabık kalmanız, hem iş takibi aşamasında onların memnuniyetini arttıracaktır hem de avukat müvekkil ilişkisinin hangi şartlarda yürütüleceğini belirlemiş olacaktır.

 

Müvekkil Memnuniyeti Webinar 14.05.2020

Hukuk Bürosunda Düşük Performans Gösteren Çalışanları İyileştirme Rehberi

Hukuk Bürolarında kurumsal gelişim ve Yönetici Avukat gelişim projeleri gerçekleştirirken gördüğüm en büyük güncel sıkıntılardan biri, ofis yönetiminin düşük performanslı, vasat çalışanları iyileştirmede ve onları geliştirmede yaşadığı zorluklardır. Yönetim becerileri düşük olan Avukatların bu durumla başa çıkması maalesef zordur. Aslında, her çalışan potansiyelini sonuna kadar kullanmak ister. Kimse vasat bir Avukat olarak kalmak için hukuk bürolarında çalışmaz.

İşe alım sürecinde ve sonrasında yaşanan yönetimsel hatalar nedeniyle Avukatlar düşük performans veya minimum performans göstermeye başlarlar. Yapılan uyarılar sanki hiç yapılmamış gibi aynı hatalar tekrarlanır ve düşük kaliteli, özensiz iş çıktıları Yönetici Avukatın üzerine yığılır. Yönetici Avukat ekibin arkasını toplamaktan, kaleye gelen sayısız topu kurtarmaktan bitap düşer ve kurumsal olarak bu ekiple büyümenin aslında çok da akıllı bir iş olmadığını düşünmeye başlar. İşi emanet edecek birilerini bulamamak, her şeyi mikro yönetimle kontrol eden paranoyak bir kişiliğe bürünmek, Yönetici Avukatı işten soğutmaya başlar. “Neden bu Y,Z nesli beni anlamıyor?” “Benim gibi yapmıyor, yapmak istemiyor?” “Genç Avukatlar neden bu kadar çok hata yapıyor?” “Neden işi benim kadar sahiplenmiyor?” sorularını kendine sormaktan yorgun düşer. 

Bununla birlikte, ekip üyelerinden bazıları arzu edilen şekilde çalışmıyor ve bireysel hedeflerine ulaşamıyorsa, ekibin morali bozulabilir ve kurumsal hedeflere ulaşmak güçleşebilir. Yöneticinin ve düşük performanslı çalışanın bu soruna acilen bir çözüm bulması adil olanıdır.

Her yönetici kariyer yolculuğunda düşük performanslı çalışanlarla karşılaşır. Bazen bu çok sık olur. Lider pozisyondaki kişi bu durumu yönetmeyi öğrenmelidir. Birçok işe yarayan etkili yöntem olmakla birlikte, aynı zamanda durumu içinden çıkılamayacak hale getiren yollar da mevcuttur. Diğer taraftan, her profesyonel çalışan, kendisinden ne beklendiğini mutlaka bilmelidir ve öğrenmek için ısrarcı olmalıdır. Eğer beklentilerin ne olduğu konusunda çalışanın kafasında bir netlik oluşmamışsa, kişinin düşük performanslı olduğunun farkında olması güçleşir. Peki, öyleyse düşük performanslı çalışanın arzu edilen yönde değişmesi için neler yapılmalıdır?

1.     Kendimize sorulacak sorular

Bir yönetici olarak öncelikle bu soruları kendimize sorarak ve cevaplarını arayarak çalışanla temas kurmalıyız.

·       Her çalışana kendisinden ne beklediğimi açık bir şekilde ifade ettim mi?

·       Karşı taraf beklentilerimi tam olarak anladı mı?

·       Düşük performansın ortaya çıkması ile oluşabilecek olumsuzların farkındalar mı?

·       Teknik konularda ihtiyaç duyacakları eğitimleri kendilerine bire bir veya grup olarak verdim mi?

·       Düşük performanslı olduklarının farkındalar mı?

Eğer düşük performans gösterdiklerinin farkında değillerse konuyla yüzleşmek yerine çalışanların eğitim almalarını sağlamak daha doğru olacaktır.

2.     Duygusal çatışmalardan kaçınmak

Duygu yoğun bir tartışmanın kimseye faydası olmayacaktır. Ne siz ne de düşük performans gösteren kişi, suçlayıcı ifadelerden, sorgulamalardan veya tehdit edici davranışlardan yarar görür. Sakin kalabilmek ve sıkıntının çözümüne odaklanmak en doğru olanıdır. 

3.     Hazırlık yapmak

Çalışanla performans toplantısı yapmadan evvel yeterince veri toplamanız gerekmektedir. Elinizde kesin deliller ve durumlar olmadan bir performans değerlendirme toplantısına girmemelisiniz. “Yeterince iyi çalışmıyorsun” şeklinde açıklamalar karşı taraf için bir anlam ifade etmez. “Neye göre ve kime göre iyi çalışmıyorum? gibi ters sorulara maruz kalınabilir. Performansı doğru ölçmek ve performans koçluğu yapabilmek için metrik değerlerinizin ve kurallarınızın olması gerekir. 

4.     Kesin verilerle hareket edin

Çalışanla performans düşüklüğü hakkında konuşmak için, eğer konu sayısal hedeflerine ulaşmadan yaşadığı sorunlar ise, iş hedeflerinizin sayısal dökümü elinizin altında olmalıdır. Sıkıntı eğer kurum kültürüne uygun olmayan davranışların gösterilmesiyse, kurum içi iş yapma prosedürünün ve iş rehberinizin toplantı masasının üzerinde olması önemlidir. Tartışmanın her hangi bir yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde icra edilmesi gerekir. Karşı tarafa net bir mesaj vererek, kendisinden beklenenlerin uzağında olduğu ona ispatlarıyla gösterilmelidir.

5.     Düşük performansla hemen mücadeleye girişin

Düşük performans gösteren bir çalışanla hemen ilgilenmezseniz, ofisin geneline bu performans seviyesini kabul ettiğiniz şeklinde bir mesaj vermiş olursunuz. Bu da hem bu çalışan hem de diğer ekip üyeleri için istenmeyen kötü bir mesaj olur. Çünkü düşük performans bulaşıcıdır. Üzüm üzüme baka baka kararır. Düşük performans gözünüze çarptığı anda en hızlı şekilde çalışanın dikkati çekilmelidir. Bu amaçla yapılacak tüm toplantılar sıkıntıya çözüm bulmak için olmalıdır. Toplantının %80’inde dinleyici olmanız ve %20 sinde sizin konuşmanız gerekir. Oluşturacağınız birlik havası, kurumun gelişim aşamalarında çalışanın kendisine değer verildiğini hissetmesini sağlar ve moral yükseltici olur. Çalışanın bunu anlaması sağlandığında toplantının diğer aşamalarına geçebilirsiniz.

6.     Dışsal faktörleri dikkate alın

Düşük performans hali bir anda ortaya çıktıysa, çalışanın özel hayatından kaynaklanabilecek durumları dikkate almalısınız. Geçici bir durum olabilir. Ev taşıma, boşanma, yeni doğan bir bebek, yaşanan bir sağlık sorunu, vefat durumu önemli dışsal faktör sınıfına girer. Diğer taraftan, kişinin kurumunuzda ne kadar zamandır çalıştığına da bakın. Uzun zamandır terfi alamamış olması veya ekip içinde yaşanan anlaşmazlıklar da performans düşüşüne etki eden faktörlerdir.

7.     Yeterli eğitimi çalışanlara verin 

Çalışanların işlerini layıkıyla yapmalarına imkân verecek doğru eğitimleri almalarını mutlaka sağlayın. Alacakları eğitimlerin kendi mesleki gelişimleri ve iş yapma becerilerine fayda sağlayacak türden olmasına dikkat edin. Elde edecekleri becerilerin iş hedeflerine daha kolay ulaşmalarına yardımcı olması esas amaçtır. Eğitimleri nasıl geliştirebileceğinizi onlara sorun. Öğrenmek ve geliştirmek istedikleri başka konular olup olmadığını öğrenin. Onları hedeflerine ulaşmalarından alı koyan eksiklerin neler olduğunu tespit edin.

8.     Çalışanları nelerin motive ettiğini öğrenin

Çalışanı nelerin motive ettiğini bilmeden onu yönetmeye kalkmak hedefe ulaşmanızı güçleştirir. Ekip üyelerinizi daha yakından tanımak için zaman harcamanız ve onlara sorular sormanız gerekir.

·       Orta ve uzun vadeli hedeflerin nelerdir? Nelere özlem duyuyorsun?

·       İş arkadaşlarına destek olabilmek için neler yaptın ve daha neler yapabilirsin?

·       Kariyerinde 12 ay sonra neler olmasını istersin?

 Bu tarz sorularla her çalışanı nelerin özel olarak motive ettiğini anlamanız mümkün olur. Ekibinizdeki kişilerin doğru görevlere atanmalarını da bu yolla garanti altına alırsınız.

9.     Kurumun varlık amacında hangi rolde olduklarını onlara gösterin

Çalışanların büyük resmi görmelerini sağlarsanız ve bu resimde nerede bulunduklarını ve bunun ne kadar önemli olduğunu onlara gösterirseniz, çalışanın kuruma olan aidiyet duygusunu güçlendirirsiniz. Mesleki varlıklarının kurum içi önemini bu şekilde izah ettiğinizde daha yüksek bir çalışan bağlılığı sağlarsınız.

10.  Yönetim hakkında ne düşündüklerini ve ne beklediklerini öğrenin

Düşük performanslı bir çalışanı oyuna kazandırmak için en iyi tekniklerden biri yönetim olarak kendisine nasıl yardımcı olabileceğinizi sormaktır. Bu yaklaşım çalışanın şeffaf bir şekilde kafasından geçenleri sizinle paylaşmasına imkân verir. Bunu açık iletişimle yüz yüze yapabilir veya kapalı zarflı anket yoluyla da fikirlerini öğrenebilirsiniz.

11.  Performans hedeflerini birlikte belirleyin

Düşük performanslı bir çalışanın ayağa kaldırılması aşamasında bireysel performans hedeflerini belirlemede onları da karar mekanizmasına katmanız önemlidir. Belirli, ölçülebilir, ulaşılabilir, anlamlı ve süre sınırlı hedefleri birlikte belirlemek için iş birliği yapın.

12.  Takip süreci oluşturun

Etkin yöneticiler çalışanlarıyla yaptıkları performans görüşmelerinden sonra mutlaka iyileşme sürecini takip ederler. Verilen sözlerin ve taahhütlerin zamanında yerine getirilip getirilmediğini izlerler. İş hayatında göstereceğiniz bu takipçilik takdir görür. Ciddiyetiniz herkes tarafından anlaşılır. Çalışanların gelişimini ve iyiliğini isteyen yaklaşımınız kurum içinde moralleri yükseltir.

13.  İlerlemeyi ödüllendirin

En ufak bir ilerleme varsa mutlaka ödüllendirin. Takdir edin, alkışlayın. Çalışanın size ve kuruma yabancılaşmasını garantili bir şekilde sağlamanın yolu, gösterdiği ilerlemelere kayıtsız kalmaktır. Süreç boyunca gelişen performansıyla ilgili kendisine geri bildirimler verin. Ödül denilince hemen akla finansal ödüller gelmemelidir. Samimi bir teşekkür veya “İyi iş çıkarıyorsun, kendinle gurur duymalısın” gibi sözler çalışanların ayaklarını yerden kesmeye yetecektir.    

14.  Süreklilik arz eden düşük performansa müdahale edin

Eğer düşük performans devam ediyorsa, en hızlı bir şekilde bu duruma el koymanız gerekir. Bu konuda ciddi olduğunuzu ve bu durumu asla kabul etmeyeceğinizi çalışanın anlaması önemlidir. Bu duruma ani müdahale edilmemesi ve göz yumulması canla başla çalışan diğer ekip üyelerinin de işi sermesine neden olur. Bulaşıcı olan bu hastalığın hızla karantinaya alınması önceliğinizdir.

15.  Vedalaşmaya hazır olun

Öyle veya böyle bazen bazı çalışanlarınızla vedalaşmak zorunda kalırsınız. Çünkü arzu etseniz de herkesi iyi etmeniz mümkün olamaz. Tüm çabalarınıza rağmen artık nabzı atmayan çalışanlar olabilir. Son durumda yapılacak şey tüm bu çaba ve yatırımınıza rağmen iyileşmeyen çalışanla yollarınızı ayırmak olacaktır. Aksi takdirde tüm ekibi oyundan düşürmek, moralleri sıfırlamak ve adil çalışma ortamının kalmadığı bir ofise dönüşmek riski artar.

Fark ettiyseniz düşük performansla mücadele, yönetim becerilerinin yoğun ve etkin kullanıldığı bir iştir. Yöneticiler genellikle çeşitli mazeretler öne sürerek performans sorunlarıyla yüzleşmek ve ilgilenmek istemezler. Her profesyonelin saat gibi kusursuz çalışmasını arzu ederler. Akıllarından geçenlerin çalışanlar tarafından hemen anlaşıldığını düşünürler. İşler istedikleri gibi gitmediğinde de yaşanan iş aksamaları ve verimsizlikler nedeniyle bireysel ve kurumsal olarak yıpranırlar. Bu verimsiz sonuçlarla karşılaşmak istemeyen her yönetici düşük performanslı çalışanları iyi etme konusunda becerikli olmak ve kendini bu konuda geliştirmek durumundadır. 

İş Arkadaşlarınızla Yaşadığınız Tartışmaları Önlemenin Yolları

2017 Yılının ilk yazısında sizlerle yeniden beraber olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Yeni yılın kariyerinizde başarılarla dolu bir yıl olmasını diliyorum.

Bugünkü konumuz, iş arkadaşlarınızla yaşadığınız tartışmaları nasıl önleyeceğinizdir. Arzu etmemenize rağmen, iş arkadaşlarınızla sık sık tartışma yaşıyorsanız sakın üzülmeyin. Bu tartışmalar normal olmakla birlikte gereklidir de. Yaşanan çoğu tartışma faydalıdır ve müspet bir amacı vardır. Lakin insanoğlu genellikle menfi olanları hatırlamaya eğilimlidir.

Aslına bakarsanız, tartışmalar bakış açısı ve düşünce farklılıklarınızın ortaya çıkmasıdır. Çatışmalarınız kurum içi değişimi tetikler ve ilerlemeyi sağlar. Bu nedenle, tartışma biçimlerini bilirseniz, onları olumlu şekilde yönetebilirsiniz.

İnsanoğlunun anlaşılma ihtiyacı

Her türlü tartışmanın altında yatan neden, her iki tarafın da kendini doğru ifade etme ve doğru anlaşılma isteğidir. Hepimizin düşünce yapısı şu şekilde oluşur: “Ben makul bir insanım. Karşı taraf beni anlarsa sürtüşme olmaz ve hemen karşılıklı anlaşırız.” Bu düşünceyle ve kendi bakış açımıza göre karşımızdaki kişiyi ikna etmek için hemen bastırmaya başlarız. Buradaki sorun her iki tarafın da aynı niyette olmaları ve ilk olarak anlaşılmayı istemeleridir. Sonuç tam bir kilitlenmedir. Umutsuz bir hal alır ve insanların moralini bozar.

Başkaları üzerinde kontrol sağlamamız mümkün olmadığına göre en iyisi kendi üzerimizde kontrolü sağlamaktır. Bu amaçla, ilk dinleyen siz olmalısınız. Açık uçlu sorular sorarak karşınızdaki insanın hislerini ve fikirlerini sizinle paylaşmasını sağlayın. Etkin şekilde onu dinleyin. Göz temasını kaybetmeyin. Kendisini anladığınızı ifade edin. Nasıl hissettiğini bildiğinizi ona söyleyin. Bu son kısım özellikle çok önemlidir. Karşınızdaki kişinin güvenini hızla kazanmanızı sağlar.

Tartışmanın yapısı

Bir tartışmayı iyi idare etmenin diğer yolu da tartışmanın ne olduğunu bilmektir. Her tartışma aşağıdaki temeller üzerinde yükselir:

1.    Mesele

2.    Tarafların konumları

3.    Tarafların çıkarları

Mesele tartışmanın konusudur. “Bu müvekkil ile çalışmalı mıyız?”

Tarafların konumları her iki tarafın yukarıdaki soruya verdikleri değişik yanıtlardır. Kendi değer yargılarını bu şekilde ifade ederler. Yukarıdaki soruya cevaben “Evet” veya “Hayır” denmesi gibi.

Tarafların çıkarları ise her iki tarafın neden bu konumda olduklarının açıklamasıdır. Çıkarlar nadiren karşılıklı tartışılır. Genellikle üzeri örtülür. Birçok tartışma sırf bu nedenle tarafların konumlarına takılıp kalmaktadır. Karşı tarafın çıkarları hakkında sadece varsayımda bulunulur.

Bir tartışmadan müspet sonuç alabilmek için tarafların çıkarları konusunda karşılıklı bir anlayışa sahip olmaları kritik öneme sahiptir. Bu şekilde, ortak hareket etme ve işbirliği kapısı aralanacaktır. Eğer ortak çıkarlar bulunduğunu karşı tarafa gösterebilirseniz, anlaşmazlık hemen ortadan kalkacaktır.

Sonuca hızlıca ulaşmak

Bir tartışma yaşadığınızda hızlı bir şekilde sonuca ulaşmak istiyorsanız aşağıdaki adımları her zaman hatırlayın:

1.    Her tartışmayı amacınıza ulaşmanıza yardım eden bir iletişim şekli olarak kabul edin.

2.    Varsayımda bulunmayın.

3.    İlk dinleyen siz olun.

4.    Başkalarının fikirlerini ve hislerini karşı tarafa yansıtın, onları anladığınızı gösterin.

5.    Çıkarlarınızı ifade edin.

6.    Ortak çıkarlar arayın.

Yaşanan çatışmalar zararlı olmak zorunda değildir

Lütfen sakın unutmayın! İnsanları anlamaya çalıştığınızda hızla güven kazanırsınız. Başkalarının size olan inancı artar. Soru sorup etkin dinledikçe, bildiğinizden daha fazlasını öğrenir ve güçlü ilişkiler kurarsınız. Mutabık kalmasanız da karşılıklı bir anlayışa ve saygıya sahip olursunuz.

Avukatlar için Pratik Çevre Edinme Yöntemleri

Çevre edinirken ve bu amaçla faaliyette bulunurken kendinizi rahatsız mı hissediyorsunuz? Cevabınız evet olabilir. Bu normal bir durumdur. O zaman, şu soruları da size sormama müsaade edin:

  • Eşe dosta yardımcı olmaktan hoşlanıyor musunuz?
  • Davetlere ve organizasyonlara katılmaktan hoşlanıyor musunuz?
  • İyi bir dinleyici misiniz?

Eğer cevaplarınız evet ise, düşündüğünüzden çok daha kolay yeni insanlarla tanışmanız mümkündür diyebilirim. Çevre edinme kelimesi size zorlama bir faaliyetmiş gibi gelebilir. Katıldığınız davetlerde ve organizasyonlarda bu kelimeyi eğlenmek olarak algılamanız, işi sizin için kolaylaştıracaktır.

Her şeyin başı, iyi bir dinleyici olmanız ve sorular sormanız tanıştığınız insanları yakından tanıyabilmeniz için gereklidir. Bu şekilde, onlara nasıl yardımcı olup olamayacağınızı anlarsınız. Onları sosyal ve iş çevrenizin bir aday üyesi haline getirebilirsiniz.

Aman dikkat! Davetlerde ve toplantılarda kendinizden bahsetmeniz, insanlardan çok sizin konuşmanız size zarar verir. Zamanınızı boşa harcamış olursunuz. Amacınız farklı insanlarla tanışmak ve onların dünyalarına hızla girebilmek olmalıdır. Bir karşılaşmada en çok konuşan taraf o görüşmenin kendisi için en başarılı geçtiğini düşünen taraftır. Bunu asla unutmayın. Bırakın insanlar konuşsun, mutlu olsun. Siz dinlemede kalın.

Aşağıda paylaştığım taktikleri çevre oluşturma imkanı veren ortamlarda uygularsanız faydasını göreceğinizi garanti ederim:

  • Tanıştığınız insanlara, kişisel ve mesleki fikirlerini, ilgi alanlarını ve amaçlarını sorun. Bu şekilde onlara nasıl yardımcı olabileceğinizi anlayabilirsiniz.
  • Sonrasında, insanlara hedeflerine ulaşmalarında yardımcı olun. Örnek: Tanıştığınız bir isim hayır kurumu için bağış topluyorsa ilk bağışı ona siz yapın.
  • Bir davet veya organizasyona katılacağını öğrendiğiniz ve radarınızda olan isimler hakkında küçük araştırmalar yapın. Çalıştıkları sektör, rakipleri, yaşadıkları zorluklar hakkında bilgiler toplayın. Onların karşılarına hazırlıklı çıkın.
  • İşlerine yardımcı olabileceğini düşündüğünüz, kendi çevrenizdeki insanları onlarla tanıştırmayı teklif edin.
  • Tanışma gerçekleştirdikten sonra o isimleri mutlaka takip edin. Hatırlatma ve teşekkür notları, e-postalar, bilgi paylaşımları ve ilgi alanlarıyla ilgili güncel durumları onlara gönderin. Bu şekilde, iş çevrenize kalıcı bir üye kazandırın.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Bir Avukat olarak müvekkil algısını nasıl yönetirsiniz?

İnsanların sizi, konusunda uzman, kendisini işine adamış ve çevresine destek vermeye hazır bir durumda görmesi çok önemlidir. Karar alıcılar güçlü kişisel markalarla çalışmak isterler. Çünkü bu kişiler tüm taleplere hızlı dönüş yaparlar. Dürüst ve güvenilirdirler, tedbirli, politik ve aileye bağlıdırlar.

Müvekkillerinizi telefonla aradığınızda bu iş için onlara zaman ayırırsınız.  Zamanınızın değerli olduğunu bilirler ve kendilerine vakit ayırıyor olmanızdan dolayı memnun olurlar. Onlara ne kadar fazla vakit ayırabilirseniz yeni işler için size daha fazla dönüş yapacaklar ve sizi başkalarıyla tanıştıracaklardır.

İnsanlar başkaları tarafından beğenilen ve  talep gören avukatlarla çalışmak isterler. Önemli bir davanın takibinde kimse ilk müvekkiliniz olmak istemez. Herkes sizinle çalışıyorsa, hepsi de yanılıyor olamaz. Kendinizi nasıl konumlandırırsanız, çevrenizdeki insanların sizi algılaması da o yönde olacaktır.

Yeni müvekkille çalışabilmenin bir numaralı kuralı mevcut olanların sizinle çalışmaktan memnun kalmalarını sağlamaktır. Bunun için onlarla omuz omuza bir ilişki geliştirmeniz önemlidir. Hadi şimdi onları arayın ve yeni iş fırsatlarını yakalayın.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Gücü (Storytelling)

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.

Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Sunumlarda anlatacağınız sıra dışı hikayelerle siz de izleyenlere arzu ettiğiniz yönde kararlar aldırmak isterseniz Speakandmore Presentation & Storytelling Workshoplarına katılabilirsiniz.

www.speakandmore.com

Müvekkillere Nasıl Evet Dedirtirsiniz?


İnsanlar tanıdıkları ve hoşlandıkları avukatlara işlerini vermeye hevesli olurlar. Biz insanlar bize benzeyen, sevdiğimiz insanlardan alışveriş yapmak isteriz. Müvekkil veya Müvekkil Adayı gözünde sevilen bir Avukat olmanın tek yolu, müvekkille gerçekten ilgi göstermekten geçer. Sahte dostluklar kurmak, “Naber? Nasıl gidiyor?” yerine, sıkıntılarına ve ilgi alanlarına ilgi göstermek ve size anlattıkları özel veya mesleki konularını pür dikkat dinlemekten geçer.

Müvekkil Adayıyla iletişim kurduğunuzda, karşınızdaki insanın hoşlanabileceğiniz karakter özelliklerini keşfetmek için çalışın. Sorular sorarak, ilgi alanlarını ve hayat hedeflerini öğrenin. Bu ona saygı duymanızı sağlayacaktır. Sizin saygınız oluştukça, bu saygıyı karşı tarafa yansıtır, siz de karşılığında aynı saygıyı görürsünüz.

Bazı okurlar, “%20 indirim yaptığımızda bizi daha çok seviyorlar” şeklinde yorumlar getirebilir. Yine de sevilen bir Avukat olmak, müvekkil karşısında vereceğiniz tavizleri en aza indirmenize yardımcı olacaktır.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayınhttps://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

 hypnotize