Kategori Arşivi İş İdaresi - Page 2

Bir Avukat Olarak İşleri Savsaklama Hastalığından Nasıl Kurtulursunuz?

Yeni bir güne daha uyandınız. Ayaklarınız ofise gitmek istemiyor. Gene vaktinde ödeme yapmayan ve iş isteyen bir sürü müvekkille uğraşmanız gerekecek. Kafanızdan çeşitli düşünceler geçiyor: “İşe olan inancımı kaybediyorum, günlük rutin işlerden sıyrılamıyorum. İşler dağ gibi birikti, yetişemiyorum. Ofise sabahları geç gidiyor, suçluluk duygusuyla ofisten geç çıkıyorum. Müvekkillerle olan temasım azaldı. Akşam eve geç gittiğim için yatağa girmem de gece yarılarını buluyor. Yorgun kalkıyorum, kahvaltı da yapmaz oldum. Kahveye yükleniyorum, bir yerde mide iflas edecek. Bakalım ne zaman? Usulen hatalar yapmaya başladım. Müvekkil duyarsa çok kötü olur. Arı gibi çalışıyorum ama bal yapamıyorum. Bu kısır döngüden bir an önce çıkmam lazım. Gelir gider dengem bıçak sırtında ilerliyor.”

Bu gibi düşünceler serbest çalışan birçok avukatın sürekli aklından geçmektedir. İşler yığıldıkça ertelemecilik başlamakta ve arzu edilen iş sonuçları bir türlü gelmemektedir. Zaten ileri tarihlere atılan duruşmalar da sonuç alınmasını geciktirmektedir. Peki, bu durumdan kurtulmak nasıl mümkün olur?

Basitçe ifade edecek olursak, bazı avukatlar mesleklerinde diğerlerinden daha başarılı olurlar.Çünkü belli şeyleri farklı ve yapılması gerekenleri de doğru şekilde yaparlar.Özellikle, zamanlarını diğerlerinden çok daha iyi kullanırlar. İş hayatında başarının, saygınlığın ve mutluluğun anahtarı önünüzdeki işe -başka bir şeyle ilgilenmeksizin- odaklanmak onu iyi yapmak ve sonuca erdirmektir.

Savsaklamak nedir?

Sıradan profesyonellerde,yapılacak çok fazla şeye karşılık, çok az zamana sahip olma duygusu vardır. Sizde bu duygudan muzdarip iseniz, işlere yetişmeye çalışırken başka işler üzerinize dalga dalga gelir. Bu nedenle yapmanız gerekenleri asla yapamazsınız. İşlere yetişemez ve geriden gelirsiniz. Sonucunda kariyerinizde fark yaratacak işleri tek tek ertelemeye başlarsınız. Önünüzde birden çok iş varsa, işleri bir öncelik sırasına koymalı, bir an önce yapılmazsa başınıza dert açacak, acil ve önemli işlere hemen başlamalı ve bitirmeden de başka bir işle ilgilenmemelisiniz. İşlerin önemi eşit derecedeyse, ilk olarak en zor olan işe girişmelisiniz.

Üst düzeyde performans ve üretkenliğe ulaşmanın yolu öncelikle yapmanız gereken görevleri her sabah belirleme alışkanlığı geliştirmenizdir. Öncelikleri belirleme, ertelemecilikten vazgeçme ve en önemli işe sarılma alışkanlığı hem zihinsel hem de fiziksel bir alışkanlıktır. Pratik yaparak bu alışkanlıkları edinebilirsiniz.

İşleri savsaklamanın nedenleri

İşleri savsaklamanın ve motivasyonsuzluğun başlıca sebeplerinden biri ne yapmanız, hangi sırayla yapmanız ve neden yapmanız gerektiği konusundaki belirsizlik ve kafa karışıklığıdır. Kağıt üzerine yazarak düşünmeye başladığınızda bu kafa karışıklığından kurtulabilirsiniz. Hedeflerini yazılı hale getiren profesyoneller bunu yapmayanlardan dört kat daha başarılı olmaktadırlar. Hedefinizi yazılı hale getirdiğinizde onu belleğinizde somut hale getirmiş olursunuz. Yazılı olmayan hedefler ise dilek ve temenni olarak kalır. Hedefler sizi başarıya götürecek uçağın yakıtıdır. Sürekli onları düşünmeniz sizi motive eder ve eyleme sevk eder. Yaratıcılığınızı tetikler, enerjinizi açığa çıkarır ve savsaklamayı bırakmanızı sağlar. Hedeflerinizi ne kadar çok düşünürseniz iç dürtünüz ve başarma arzunuz o denli büyür. Eğer, hiçbir iş ve yaşam hedefiniz yoksa, biran önce edinseniz iyi olur. İşyerinde işi savsaklamanın ve geciktirmenin diğer bir nedeni de insanların daha önce zayıf performans göstermiş olduğu görev ve etkinliklerden uzak durmalarıdır. Çoğu çalışan belirli bir alanda kendine bir hedef koymak ve kendini geliştirmek yerine o alandan tamamen kaçmayı tercih eder ki bu sadece kötüye gidişi hızlandırır. Aksine belirli bir alanda ne kadar iyi ve yeterli olursanız, o işlevi yerine getirmek konusunda da o kadar motive olursunuz. Hepimizin güçlü ve zayıf yönleri vardır. Zayıf yönlerimizi haklı göstermeyi ve savunmayı bırakmalı, bir hedef koyarak zayıf yönlerimizi geliştirmeliyiz.

Plan mı pilav mı?

Eyleme geçmeden önce iyi plan yapma beceriniz genel başarınızın ölçüsüdür. Plan ne kadar iyi olursa savsaklamaktan vazgeçmek, işe koyulmak ve devamlılık sağlamak o kadar kolay olur. Tek yapmanız gereken elinize bir kalem ve kâğıt alarak iş planınızı basitçe ve madde madde yazmaktır.

Verimlilik gerçeği

Her işi yapmaya zaman asla yetmez, fakat önemli işleri yapmaya daima vakit vardır. Bunun anlamı bütün işlere yetişemeyeceğinizdir. Bunu aklınızdan çıkarın. Tek amacınız en önemli sorumluluklarınızı yerine getirebilmektir. Diğer işler beklemelidir. Savsaklama yüzünden kişilerin kendilerince yaratılan zamanlama baskısı onları daha da büyük strese sokar. İşlerinizi vaktinde tamamlamak istiyorsanız, kendinize her zaman sormanız gereken soru: “En yüksek değer sunan faaliyetlerim nelerdir?” olmalıdır. Sadece sizin yapabildiğiniz ve iyi yapmanız şartıyla fark yaratabildiğiniz işler nelerdir?

İyimserlik

İyimserler her durumun iyi taraflarına bakarlar. Yolunda gitmeyen ne olursa olsun onlar karşılaştıkları zorlukların kendilerini geliştirdiğini bilirler. İyimserlik sizi hayatın zorluklarına karşı bir zırh gibi sarar ve yolunuzda kararlılıkla yürümenizi sağlar.

Eğitim

Sonuçlarınıza etki edecek becerilerinizi sürekli olarak geliştirin. Bugün ne kadar iyi olsanız da bilgi ve yetenekleriniz hızla eskimektedir. Daha iyiye gitmiyorsanız, daha kötüye gidiyorsunuz demektir. Zamandan tasarruf etmek istiyorsanız bunun en iyi yolu bireysel ve mesleki alanda gelişmektir. Her gün en azından bir saatinizi kendi alanlarınızla ilgili okumaya ayırın. Sabahları biraz daha erken kalkın ve yaptığınız işte sizi daha etkin ve üretken kılacak bilgileri içeren kitaplara vakit ayırın. Size can alıcı beceriler kazandıracak seminerlere katılın. Ne kadar nitelikli olursanız, iş çıkarabilme yetkinliğiniz artacaktır.

Sahip olduğunuz her şeyi kaybedebilirsiniz. Evinizi, arabanızı, bankadaki paranızı kaybedebilirsiniz.Ancak kazanma kabiliyetiniz baki kaldığı sürece bu zenginlikleri tekrar edinmeniz mümkün olacaktır. Hayata karşı başlıca sorumluluğunuz neyi gerçekten çok sevdiğinizi belirlemek ve sonra tüm kalbinizle o özel şeyi çok ama çok iyi yapmaktır.

Dinlenmek

Sekiz-dokuz saatlik bir çalışmanın ardından verimliliğiniz düşmeye başlar. Bu nedenle gecenin bir vaktine kadar çalışmak bazı hallerde kaçınılmaz olmakla birlikte, giderek daha az üretir hale gelirsiniz. Ne kadar yorgun olursanız işiniz o kadar kötü çıkar ve hatanız da o kadar çok olur. İşleri süründürmenin ana sebebi işe yorgunken başlamaktır.

Böyle bir durumda ne enerjiniz ne de şevkiniz kalmıştır. Sabahları tekleyerek çalışan soğuk bir motor gibi bir türlü çalışma arzunuz gelmez. Ne zaman ki aşırı yorgun ve çok az zamana karşılık çok fazla iş üzerinize yığılmışsa, en iyi şey eve erkenden gidip, deliksiz bir sekiz saat uyku çekmektir. Bu sizi tümüyle yeniden şarj edebilir. Böylece ertesi gün geç saatlere kadar kalarak çıkaracağınız işten iki-üç misli fazla iş çıkarmanız mümkün olur. Hem de hizmetinizi kaliteli bir şekilde üretmiş olursunuz. Diğer bir yöntem de yıllık izinlerinizi mutlaka kullanmaktır. Uzun tatillerle çıkamıyorsanız, cuma veya pazartesini içine alan uzatılmış hafta sonu tatillerine çıkarak pillerinizi şarj edebilirsiniz. Bu şekilde her tatilin ardında daha üretken olursunuz. İş günlerinde erken yatmak, hafta sonlarında yeterince uyumak ve tatillere çıkmak, enerji fazlasına sahip olmanızı güvence altına alacaktır. Bu ilave enerji işi savsaklama eğiliminizi ortadan kaldıracak, önemli işlere hızla ve kararlılıkla saldırmanızı sağlayacaktır.

Doğru beslenmek

Enerji düzeyinizi maksimumda tutmak için yediklerinize dikkat etmelisiniz. Güne yüksek proteinli, düşük yağlı ve düşük karbonhidratlı bir kahvaltıyla başlayın. Öğle yemeğinde tavuklu salata yiyin, şeker, tuz, beyaz unlu mamuller ve tatlılardan uzak durun. Gazlı içecekler, gofret ve çöreklerden uzak durun. Kendinizi bir sporcu gibi müsabakalara hazırlayın. Çünkü çalışma haftasına başladığınızda bir sporcudan farkınız kalmaz. Sağlıklı yiyerek, yeterli uyku ve düzenli sporla çok daha fazla işi kolayca ve daha hızlı çıkarmanız mümkün olacaktır. Çalışmaya başlarken kendinizi ne kadar iyi hissederseniz, çok daha az savsaklar ve çok daha keyifle işinizi bitirirsiniz. Böylece başka işlere de fırsat bulursunuz. Üretkenlikte üst düzeye çıkmak mutlu olmak ve yaptığınız işlerde başarıya ulaşmak için yüksek enerji kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Aciliyet hissi

Yüksek performanslı insanların dışarıdan bakıldığında belirgin özelliği “eyleme dönük” olmalarıdır. Üretken insanlar düşünmek, planlamak ve öncelikleri belirlemek için kendilerine vakit ayırırlar. Sonra da hızla işe atılır, hedef ve amaçlarına doğru yol alırlar. Sebatla, kararlılıkla ve sürekli çalışırlar. Bu zaman zarfında muhabbetle boşa vakit harcayan ve küçük değerde işlerle uğraşan kimselere kıyasla önemli ölçüde yol alırlar. Aciliyet hissi, bir işe hemen başlama ve onu hızla bitirmeye yönelik bir içsel dürtü ve arzudur. Bu dürtü başlamanızı ve yolunuza devam etmenizi sağlayan bir tez canlılıktır. Aciliyet hissi kendinizle yarışıyor olmak gibi bir şeydir.

Başarılı insanlar yüksek bir performans tutturabilmek için daima kendilerini işe koşarlar. Başarısız insanların ise başkaları tarafından denetlenmeleri, talimat almaları ve dürtüklenmeleri gerekir.

Uzun vadeli perspektif

Başarılı insanlar gelecek hakkında düşüncelere sahiptirler. Onlar beş yıl, on yıl sonrasını düşünürler. Arzuladıkları uzun vadeli gelecekleriyle tutarlı olması için bugünkü seçimlerini ve davranışlarını düzenlerler. İşinizde uzun vadede sizin için neyin önemli olduğunu bilmek, kısa vadedeki öncelikleriniz hakkında karar vermenizi büyük ölçüde kolaylaştırır. Gelecek düşüncesi bugünkü eylemleri etkiler hatta çoğunlukla belirler.

Başarılı insanlar uzun vadede daha büyük getiri almak için kısa vadede fedakârlığı göze alabilen ve zevkleri erteleyebilenlerdir. Başarısız insanlarsa kısa vadeli sonuçları ve hazları düşünüp, uzak geleceği boş verirler. Kaybedenler gerilim azaltıcı,kazananlarsa hedefe ulaştırıcı işler yaparlar.  Örnek olarak erken yatmak, erken kalkmak, işe erken gelmek, alanınızla ilgili düzenli okumak, beceri geliştirmek için kurslara katılmak geleceğiniz üzerinde müthiş olumlu bir etki yaratır. Diğer taraftan, işe son anda gelmek, gazete okuyarak oyalanmak, çay kahve,sigara içmek ve iş arkadaşlarıyla ahbaplık etmek kısa vadede eğlenceli görünebilir, fakat sonunda kaçınılmaz olarak yerinde saymaya, başarısızlığa ve hayal kırıklığına götürür.

Zaman öyle de geçer böyle de. Asıl mesele onu nasıl kullanacağınız ve ay sonunda hangi iş sonuçlarına ulaşacağınızdır.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayınhttps://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Call Center Hizmeti Veren Bürolarda Performans Arttırmanın 25 Yolu

1.  Gün içerisinde yaşanan olumsuzluklar yerine olumlu olaylara odaklanın.

2.    Çalışanlarınıza koçluk yapmak için daha fazla vakit ayırın.

3.    Arama yapan çalışanları cesaretlendirin. En ufak ilerlemelerini bile tebrik edin.

4.    Eğitim ihtiyaçlarının neler olduğunu onlara sorun. Onların yerine siz karar vermeyin.

5.    Kişisel gelişimleri için daha fazla zaman ve kaynak ayırın.

6.    Arama yaparken onların yanında olun ve neler hissettiklerini anlayın. Duyun, görün ve hissedin.

7.    Arama yapan personele geri bildirim verirken olumlu ve olumsuz durumları bir denge kurarak paylaşın. “Gene ne yaptım?” diye düşünmelerini istemezsiniz değil mi?

8.    Ayda 4 defa her çalışanla bire bir görüşme yapın.

9.    Değerlendirme yapabilmek için sonuç alınan en iyi aramaları seçin ve herkese kayıttan bu aramaları dinletin.

10.  Bire bir yapılan görüşmelerde çalışanın görüşme içeriğini ve kişisel iş hedeflerini belirlemesine izin verin. Kendilerini iyi hissedeceklerdir.

11.  Arama yapan personelinizin gayretlerini takdir edin. “Ayın elemanı” programı düzenleyin.

12.  Günlük ve haftalık teşvik programları düzenleyin.

13.  Olağanüstü başarılar için özel ödül törenleri düzenleyin. Tüm çalışanların önünde ödülünü takdim edin ve onları alkışlayın.

14.  En iyilerin isimlerini ve profil resimlerini ofis bilgi panosuna asın. Çalışanlar buna bayılacaktır.

15.  Arama yapan çalışanlara özel kupalar, şiltler ve madalyalar takdim edin. Masalarında sergilemelerine imkan verin. Kendilerini harika hissedeceklerdir.

16.  Ayın elemanı ödülünü alan çalışanın bir ay süreyle başarı kupasını masasında sergileme hakkı olacaktır. 3 Ay üst üste kupayı kazanan elemana özel bir teşvik ödülü verin.

17.  Teşvik programlarınızın görünür yerlerde asılı olmasını sağlayın. Kazanma arzusunu harlayın.

18.  Yılda bir en başarılı arama personellerini belirlemek için tören düzenleyin.

19.  Borçlulardan en çok tahsilat yapan personelinizi tatile gönderin.

20.  Duvarda asılı olan bilgi panonuzu her gün güncelleyin.

21.  Gelişim için onların fikir ve önerilerini dinleyin.

22.  Hiçbir öneri ve yeni fikri öldürmeyin.

23.  Çalışanları nelerin motive ettiğini öğrenin.

24.  Kendi yaptıkları aramaları onlara dinletin ve neleri daha iyi yapabileceklerini bir kağıda yazmalarını isteyin. Kendileri hakkında çok değerli bir öz eleştiri yapacaklardır.

25.  Ayda bir oturdukları yerleri değiştirerek diğer çalışanlarla daha fazla temas kurmalarını sağlayın. Çalışanların ayakta da çalışabilmelerine imkan sağlayın.

 

 

Avukatlıkta Fiyat Rekabetiyle Nasıl Başa Çıkarsınız?

Devamlı olarak müvekkillerinizden fiyat indirmeniz konusunda baskı görüyor musunuz? “Diğer avukatlar daha ucuza yapıyor, sen de yapmazsan onlarla çalışırım.” sözünü işitiyor musunuz? Eğer öyleyse, bu sorunun temel nedenine odaklanma vakti gelmiştir.

Sizin için uygun olmayan müvekkilleri hedeflemek ve onların işini yapma isteği bu sıkıntının ana nedenidir.  Ne iş olursa alalım şeklinde yaklaştığınızda iş hacminizde artışlar yaşayabilirsiniz. Alacağınız sonuçlar olumlu gözükmekle birlikte sizi riske sokacak niteliktedir. Bu şekilde gelen müvekkiller fiyat pazarlığıyla sürekli sizi sıkıştıracak ve düşük bedellere size iş yaptırma arzusunda olacaklardır. Ayrıca sizden bir sürü ek hizmeti de ücretsiz yapmanızı isteyeceklerdir.

Fiyat rekabetinin içine girdiğiniz anda, fiyatlarınızın gideceği tek yön aşağı doğrudur. Peki, öyleyse, ne yapmalı? İşte size hak ettiğinizi almanızı sağlayacak üç hızlı adım:

1.İdeal müvekkil profilinizi tanımlayın

Müvekkillerinizi belirli kriterlere göre sınıflandırın. Yaş grubu, meslek grubu, eğitim, ilgi alanları, medeni durumu, hobileri ve hayat tarzlarını inceleyin. Sizin için ideal olan müvekkillerin ortak yönlerini bulmaya çalışın. Ortak yönleri belirledikten sonra, bu yönlere sahip olan müvekkil adaylarıyla bulundukları noktalarda temas kurmak için çalışmalar başlatın.

2. İdeal müvekkil hedefinizden bahsedin

Ofis çalışanlarınıza ve size müvekkil yönlendiren değerli kaynak kişilere hangi müvekkilleri hedeflediğinizi söyleyin. Sizin için ideal olan müvekkil özelliklerinden bahsedin. Onları bu konuda bilinçlendirin.

3. Müvekkilinizle mutabakat yapın

Yeni bir müvekkille anlaşma imzalamadan önce çalışma şartlarınız hakkında onları bilgilendirici bir toplantı yapın. Sizden neleri talep edebileceklerini onlara detaylı anlatın. Hizmetlerinizi nasıl ve ne zaman faturalayacağınızı ifade edin. Kendilerinin sizden beklentileri olduğu kadar sizin de onlardan neler beklediğinizi onlarla paylaşın. Müvekkil cevap verirken konuyu yuvarlak sözcüklerle geçiştiriyorsa, ileride sıkıntı yaşayabileceğinizi bilin ve tam bir mutabakat sağlanması için ısrarcı olun.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Y Kuşağını Hukuk Büronuzda Verimli Çalıştırma Rehberi

Y Kuşağı üzerine sayısız kitaplar yazıldı, seminerler düzenlendi. Bu yeni nesli tanıma ve anlamanın yolları arandı. İş yaparken dayanıklı oldukları lakin sadece kendilerini önemseyerek ve odağa koyarak yaşadıkları söylendi. Bir önceki neslin gözü kapalı yapabildikleri işleri yapmakta zorlandıkları ifade edildi. Yaratıcı, enerjik ve işbirliğine yatkın oldukları anlatıldı. Kısacası hepimize büyük bir heyecan ve merakla yeni neslin artı ve eksi özellikleri tanıtıldı.

Onlar artık sizin yeni avukatlarınız ve işbirliği yapacağınız meslektaşlarınız. İş ortamınızda bazı şeyleri iyi yönetirseniz, ofisinizdeki olumlu değişimin ve gelişimin ateşini yakacak insanlar. Peki, onlardan en yüksek verimi nasıl alacaksınız ve aidiyet duygularını güçlü tutacaksınız?

Bir Cuma günü müvekkilin önemli ve acil bir işini pazartesi gününe kadar yetiştirmek için çalışırken, ekibinize bu amaçla Cumartesi günü saat 13.00’e kadar fazla mesai yapmanız gerekeceği mesajını veriyorsunuz. Her şey yolunda gözüküyor. Bir de bakıyorsunuz, Cuma akşamı saat tam 18.00 olduğunda yeteri kadar çalıştığını ifade ederek, evine giden ve Cumartesi günü de işe gelmeyen çalışanlarınız olduğunu görüyorsunuz. Peki bu durumda ne yapacaksınız?

Başka bir örnekte de, sabah işe başlama saatlerinin değiştirilmesi konusunda sizinle ısrarla tartışan, sabahları ailesiyle keyifli kahvaltılar ve sonrasında spor yaptığı için gecikmek zorunda kaldığını ve bu yaşam tarzından taviz vermek istemediğini size söyleyen genç yetenekler, bu neslin gerçekten farklı bir üne sahip olmasını sağlıyor.

Genelde işverenlerin Y neslinden şikayetleri, bu neslin kendi kendilerine dönük olması, zamanı iyi yönetememeleri, sürekli takdir görme ihtiyaçları, büyüklere saygıda kusur etmeleri, müşteri odaklı olmamaları, yüz yüze iletişim becerilerinde eksiklik ve kendini çalıştığı alanlarda tam yetkili hissetmek şeklinde olmaktadır.

Herkes bilmelidir ki, bu nesil tümüyle farklı değerlere sahiptir. Kendi hayat tarzlarının mevcudiyeti, iç ve dış müşterilerinin ihtiyaçları ve beklentilerinden daha önemlidir. Klasik düşüncede, sebat etmenin ve çok çalışmanın bizi bir hukuk bürosunda ortaklığa taşıyacağına inanırız. Kurumda partner seviyesine geldikten olduktan sonra bir başka hukuk bürosuna geçilmesi de çok karşılaştığımız bir durum değildir. Lakin, bu çeşit sadakat özellikleri artık geçmişte kalmıştır.

Y Jenerasyonu huzurlu bir hayat sürebilmek için bir iş ister ve bu işte fazla mesai olmasından hoşlanmaz. Olabildiğince fazla izin ve serbest zaman imkanı arar. İşi hayatlarının merkezine koymazlar. İş, onlar için bir geçinme yoludur. Bununla birlikte, ücrete ve unvana önem verirler. İş – özel yaşam dengesini önemserler.

Peki, bu tarz yeni nesil yetenekleri yönetirken yöneticiler nelere dikkat etmelidir?  Y Jenerasyonu yaratıcı, enerjik, işbirliğini seven ve teknoloji kullanımında beceriklidir. Açıkçası, birçok güzel özelliği bünyelerinde barındırmaktadır. Bu nedenle, bardağın boş tarafına takılıp kalmamak gerekir.

Hukuk büroları yeni nesil yetenekler istihdam ederken, eğitirken ve ellerinde tutarken aşağıdaki konulara dikkat etmelidir:

  1. Yeni nesil, net olan amaçlar ve kurum değerleri görmek istiyor. Fazla çalışmaya karşı çıkıyor. Buna karşın, bir işi ele aldıklarında hedefledikleri ve söz verdikleri sürede tamamlıyorlar. Kısacası sorumluluk sahibi insanlar.
  2. Yaşayarak öğrenme toleransları düşük olduğu için onlara daha net, özetlenmiş bir liderlik ve rehberlik yapılmalı. Müvekkil ihtiyaçlarını anlamaları ve ihtiyaçları nasıl karşılayacaklarını görmeleri için onlara brifingler vermelisiniz.

Büyük resmin kendilerine gösterilmesi, çalışma şartlarının belirtilmesi sizce sadece bu neslin beklentisi midir? Kesinlikle hayır. Daha önceki nesiller de bunları istemiştir. Onlar da geri bildirim, yetkilendirme, cesaretlendirme, çalışma şartları, iş yükünün kontrolü ve iş dışı faaliyetler konularında işverenden talepler içerisinde olmuşlardır. Lakin Y neslinin sesi artık daha gür çıkmaktadır. Daha cesur ve talepkardırlar. Bu şartları sağlayabilmek onların başarısını teşvik edebilmek için artık gerekli hale gelmiştir.

Yeni neslin size kazandırabileceği rekabet avantajları

  1. Y Neslinin sahip olduğu özellikler müvekkil hizmetlerinizi geliştirecektir.
  2. Yaygın teknoloji kullanımı size zaman tasarrufu sağlayacaktır.
  3. Kurum içinde işbirliği içinde çalışmak müvekkillere sunulan hizmetin ve çalışmanın kalitesini arttıracaktır.
  4. Ne zaman mola vereceğini bilmek kurum içi yaratıcılığı geliştirecektir. İşten nefret duymadan ve devreleri yakmadan zor projelerin altından kalkmanızı sağlayacaktır.
  5. Kurum içi ve müvekkillerle yaptığınız uzun süren yüz yüze toplantılara daha az ihtiyaç olacaktır.

Eski günler artık geri gelmeyecektir. Eski günleri arayan ve bu konuda ısrarcı olan hukuk bürolarının yeni jenerasyonla başarılı sonuçlar elde etmesi çok güç olacaktır. Değişen dünyada kalıcı olabilmek ve ilerleme kaydetmek için hukuk bürolarının işe olan bakışlarını değiştirmeleri, yeni çağın ve neslin kurallarına ayak uydurmaları gerekmektedir. Ayrıca, müvekkillerinizin de bir süre sonra Y nesli olacağını unutmamalısınız.

Yeni yetenekleri sorunsuz bir şekilde bünyeye katmak ve verim alabilmek için etkili yöntemler

  • Onları işin kontrol odasına sokun: Yeni nesil yeteneklerle ön bir anlaşma yapın, bununla istihdam taahhüdünüzün şartlarını belirleyin. Avukatın hakları ve sorumlulukları hakkında konuşulmayan ve varsayılan tüm konuları onlarla paylaşın.
  • Değerlerinizi anlatın: Kurum değerlerinizden bahsedin, onlara detay bilgiler verin. Müvekkillere nasıl hizmet verdiğinizi anlatın. Profesyonelliğe bakışınızı ve kurum kültürünüzü anlatın. Somut olun. Genç avukatlarınızla, meslektaşlarınızla konuşun, onları önemseyin, sıradan insanlarla konuşur gibi yapmayın.
  • Soru sorunYakın zamanda ulaşmak istedikleri kariyer hedeflerini sorun, onlarca yıl sonra ulaşacakları hedefleri değil. Y nesli, dünyada büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde büyüdü. Beklenmeyen birçok olayın her an başa gelebileceğini gördüler. Yıllarca süren planların bazen boşa giden bir çaba olduğunu, fantezide kalabildiğine şahit oldular. Sonuç olarak, hayata uzun vadeli bakmadıklarından dolayı, kısa vadeli hedeflerine odaklanırsanız onlar için daha anlamlı olursunuz.
  • NetleştirinOnlardan bir hukukçu olarak tam ne beklediğinizi ifade edin. Hangi yetkinliklere ve davranış şekillerine sahip olmaları gerektiğini, hangilerini geliştirmeleri gerektiğini onlara gösterin.
  • Açık yüreklilikle dinleyin: İşe başlarken yeni ortamı öğrenme ve keşfetme tarzınızın karşınızdaki yetenek tarafından da benimseneceği varsayımında bulunmayın. Bu büyük bir hata olur. Sizden farklı olmaları hatalı oldukları anlamına gelmez. Bir müvekkille hizmet vermek ve onu memnun etmek için birden fazla yol olabilir. Yeni yöntemleri ve hedefleri yeni avukatınızla tartışın. Çok güzel fikirler duymanız olasıdır.

Müvekkillerinize gerçekten değer sunabiliyor musunuz?

İş hayatında başarının anahtarı değer yaratabilmektir. Günümüz rekabet ortamında müvekkillerine hitap edemeyen hukuk büroları bulundukları konumları artık yavaş yavaş kaybediyorlar.

Bir Avukat olarak yeterince değer yarattığınızı düşünüyorsanız fakat bunu müvekkillerinizden teyit etmediyseniz, bundan nasıl emin olabilirsiniz?

 Değer kavramı müvekkilin size ifade ettiği ve sizden beklediği şeydir. Peki, bir Avukat olarak nasıl değer yaratabilirsiniz? Rakiplerinize göre daha fazla özelliği hizmetlerinizde sunma çabanız ilgi çekici görünmenizi sağlayabilir. Lakin bundan daha iyisini yapmalısınız. Öyle şeyler yapmalısınız ki, kişisel markanız müvekkillerinizle daha derin ilişkilerine sahip olsun.

İşte size daha fazla değer yaratmak için dört etkili yöntem:

Ölçün

Müvekkillerinize mevcutta sunduğunuz değerleri belirleyin. Onların faydalı yorumları bu konuda size yardımcı olabilir. Tabi ki, onlarla oturup konuşmanız gerekir. Bu görüşme sonrasında genellikle şu iki acı tespitten birine ulaşırsınız:

  1. Müvekkillerinizin hiç de düşündüğünüz kadar değeri sizden alamadığı,
  2. Onlara sunduğunuz değer karşılığında yeterli ücreti onlardan alamadığınız, 

Liderlik edin

Müvekkillerinizin kişisel ve mesleki hedeflerine ulaşabilmeleri için onlara yardımcı olun ve yol gösterin.  Makale yazmak, sunumlar gerçekleştirmek, blog yazmak, sosyal medyada gruplara dâhil olmak yol gösterici liderlik özelliklerinizi onlara gösterir.

Eğitin

En iyi satış yöntemi eğitsel yaklaşımla yapılan satıştır. Müvekkillerinizin sorunlarını kolayca ve düşük maliyetle nasıl çözeceğinizi onlara gösterin. Zaman zaman ücretsiz müvekkil bilgilendirme seansları ve seminerleri düzenleyerek sorunlarına çözüm bulmalarını sağlayın.

Dinleyin

Müvekkilleri dinlemek kesinlikle değer yaratır. Bariz olmasına rağmen nadiren bu yolu kullanırız. Odaklandığınızda dikkatinizi dağıtacak ve gözünüzün kayacağı o akıllı telefonları kapatın ve o konuşurken gözlerinizi müvekkilinizin gözlerinden ayırmayın. Müthiş bir değer yaratırsınız.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Marketing & İş Yönetimi Fikirleri

Bu okuyacaklarınız, iş hayatının günlük kaosu içerisinde kendinizi güçsüz hissettiğinizde, tekrar net bir görüşe sahip olabilmeniz ve iş yapma gücünüzü şarj edebilmeniz için hazırlanmıştır.

  1. Pazarlama fiyattan başka esaslarda nasıl pazarda rekabet edileceğinin yanıtıdır. Pazarlama bir kurumun iş üretme merkezidir.
  2. Pazarlamanın özgün formülü şudur. “Gereksinimleri bul ve onları karşıla.” Akıllı kurumlar odaklanır. Eski bir özdeyişe göre: “İki maymunun birden peşine düşerseniz hiç birini yakalayamazsınız.”
  3. Kitlesel pazarlar pek çok ihtiyaç gediklerinden oluşur. Bir gedikteki ihtiyaç sahipleri birilerinin kendi gereksinimlerine ilgi gösterilmesinden mutluluk duyar. Eğer sizin kurumunuz onlara daha iyi hizmet ederse, gediğin sahibi siz olursunuz. Her ne kadar bir gedik çok büyük değilse de, kazancı yüksektir. Bir gedik iki oyuncuya yetmeyecek kadar küçük olduğundan rakipler ondan uzak duracaktır. Bu şekilde, aynı gediğe daha fazla hizmet sunabilirsiniz.
  4. Başarının üç sırrı aşağıdaki şekilde açıklanabilir. Erken kalk, geç saate kadar çalış ve petrolü bul. Başarının en zor yanı başarılı olmaya devam etmek zorunda olmanızdır.
  5. Başarı asla bir son değildir. Aslında başarı başarısızlığın başlıca nedenidir. Beş yıllık bir başarı herhangi bir işi bozar. Kurumdaki esas büyük sorun daha önceki başarılı iş modeliyle kalakalmaktır.
  6. Başarı sendromuna karşı en iyi savunma biçimi başarıyı geçici ve hatta tehlikeli bir durum olarak görmektir. Hafif paranoyak ve mevcut durumundan rahatsız bir düşünce tarzı sizi ayakta tutacaktır.
  7. Bugün organizasyonlar bulundukları yerde kalabilmek için daha hızlı koşmak zorunda. Hayatta kalmak, kendi kendinizin yamyamı olmanızı gerektirir. Kurum içindeki değişim hızı dış dünyadaki değişim hızının gerisinde kaldığında sonunuz yakın demektir.
  8. Başarısızlık geldiğinde de her zaman kötü olarak görülmemelidir. Başarısızlık daha akıllı bir şekilde tekrar baştan başlamak için tek fırsattır. Hiç başarısızlık yaşamamış birini işe almak sakıncalıdır. Genç yaşta birkaç başarısızlık yaşamanın pratik anlamda çok büyük yararı vardır.
  9. Liderliğin yarısı ilham vermekse, diğer yarısı tutarlılıktır. İş dünyasında bir liderin görevi vizyonu ile amaç yaratmaktır. Vizyon görünmez şeyleri görme sanatıdır. Vizyonun başka insanlarda bir ihtirası tutuşturabilmesi için önce liderin gönlünde alev alev yanması gerekir. En iyi liderler kendilerini yetenekli çalışanlarla kuşatmak isterler. Kendilerinden daha zeki çalışanlar bulmaktan büyük keyif alırlar.

  10. Çalışanlar sizin işinizdir. Pazarlama planlarınızı yapan da bozan da onlardır. Öncelikle çalışanları samimi, bilgili ve güvenilir olmaları yönünde eğitin. Bu memnun müşteriler yaratacaktır. Memnun kalan müşteriler de tekrar gelecektir. Çalışanlarınız sizin iç müşterilerinizdir. Çalışanlarınızla ilişkileriniz iyi değilse, dış müşterilerinizle ilişkileriniz asla iyi olamaz. Çalışanlarına az maaş veren bir kurum karşılığını da az alacaktır. Sık sık ayrılan çalışanların yerini doldurmak size paraya ve zamana mal olacaktır. Yetenekli ve motivasyonu yüksek çalışanlar bulmak ve onları elde tutmak iş başarısının anahtarıdır.

  11. Akıllı kurumlar dolgun maaş verirler. Bu şekilde, en iyi kişileri kendilerine çekerler. Bu kişiler ortalama çalışanlara göre aldıkları yüksek maaşı katlayacak oranda daha iyi performans gösterirler. Böyle kurumlar çalışan dolaşımıyla daha az karşılaşırlar.

  12. Kurumlar salt iş merkezleri değil insani ve sosyal organizasyonlardır. Çalışanların kendilerini değerli bir iş yapan ve değerli katkılarda bulunan iyi bir organizasyonun mensubu olduklarını hissetmeleri önemlidir.

  13. Çalışanlara bir işten ziyade bir hedef vermek önemlidir. Büyük organizasyonlar en alt kademedeki çalışanların bile kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Bunun için herkese ağır başlılıkla ve değer vererek yaklaşılmalıdır. Ancak, saygı göstererek saygı görürsünüz.

  14. Müşterilere daha fazla değeri daha hızlı iletebilmek için az sayıda ve daha akıllı kişiler istihdam edilmelidir. Kimse size işinizi garanti edemez, sadece müşteriler size işinizi garanti edebilir. Çünkü, müşteriler hepimizi kovabilecek tek güçtür.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Hukuk Büronuzda Zehirli Çalışanı Nasıl Fark Edersiniz?

Bir çalışanın hukuk bürosundaki görevi içinde olduğu organizasyona değer katmaktır. Bu değeri yaratamadığı anda kurumun çıkarı o kişinin yerine daha iyisini bulmak olmalıdır.

Değerli elemanlar işlerine tutkuyla bağlıdır. Hedefe ulaşmak için ekstra kilometreyi koşmaktan asla çekinmezler.  İşverenlerine, çalışma arkadaşlarına ve müşterilerine sürekli değer sunarlar. Bu tarz insanlarla herkes çalışmak ister.

Maalesef, bazı zamanlar işe eleman alırken çok da şanlı olamıyoruz.  Bu konuda altın kuralı her zaman akılda tutmakta fayda vardır:  İşe eleman alırken çok yavaş, çıkartırken çok hızlı olmanız gerekir.  Bir çalışanınız kendisinden beklenen performansı ve davranışı ofis içerisinde sergileyemiyorsa ona bunu yapabilmesi için iki defa fırsat verin. Eğer, tüm çabanıza karşın olumlu sonuç alamıyorsanız, yolları ayırma konusunda tereddüt etmeyin.

Sunulan tüm fırsatlara rağmen düzelmeyen, yol ayrımına gelinmesi kuvvetle muhtemel çalışanlarda karşılaşabileceğiniz ortak zehirli davranışları aşağıda bulabilirsiniz:

  • İşler ters gittiğinde başkalarını suçlarlar
  • Yeni işlere girmekten kaçınırlar
  • İş ve toplantılara geç gelmeyi umursamazlar
  • Problemlerden sürekli kaçınırlar
  • Bitmesi gereken işleri olabildiğince uzatırlar
  • Başarısı kesin olmayan işlere gönüllü olmazlar
  • Hiçbir şeye endişelenmemeye çalışırlar
  • Kendileriyle anlaşamayanların kuyusunu kazarlar
  • Delegasyonu işlerden kurtulmak için yaparlar
  • Kişileri herkesin önünde eleştirmeyi tercih ederler
  • İş arkadaşlarından kendilerini izole ederler
  • Kendilerinin ne kadar vazgeçilmez olduğunu kanıtlamaya çalışırlar
  • Kendilerinin yerini alır korkusuyla kimseye bir şey göstermez ve öğretmezler
  • Üstlerine sürekli yağcılık yaparlar
  • Başkalarının yetenek ve işlerini küçük görürler
  • Risk almazlar
  • Kötü haberi iletmek için sonuna kadar beklerler. Kötü haber veren olmak istemezler ve işleri daha da kötü duruma sokarlar
  • Eve sürekli iş götürür, işleri yetiştiremezler
  • Eğitimlere katılmak istemezler sürekli “gerek yok” derler

Hak ettiğiniz Ücreti Müvekkilden Nasıl Alırsınız?

Birçok avukat müvekkilden iş mutabakatı öncesi para istemeye gelince gönülsüzleşir. En sevimsiz kısma gelindiğini düşünürler.  Utangaçlık içerisinde kıvranırlar. Bir fiyatın emin olamama halleri gelir. Daha az mı söyleyeyim, yoksa daha mı çok söyleyeyim soruları beyinleri yer bitirir.  Hâlbuki müvekkiller alacakları hizmetin bedelini bir an önce öğrenmeyi arzu ederler. Cesaretini toplayıp ücreti bildirdiğinde birçok avukatın sıklıkla karşılaştığı bir cevap alırsınız.  “Bunu karşılayamayız” İşte o an sanki dünya avukatın başına yıkılacakmış gibi olur.

Halbuki her şeyi çok güzel anlatmıştır. Arzu edilen sonuca gitmek için neler yapılması gerektiğini izah etmiştir. Lakin konu fiyata gelince müvekkili razı edemez durumdadır. Böyle bir durumda iki farklı tepkisel yaklaşım gösterilmektedir. Fiyatta ısrarcı olmak ve bir kuruş bile oynatmamak. Müvekkil ofisten “Ben bir düşüneyim” diyerek çıkıp gittiğinde de iş bağlayamamaktan pişmanlık duymak. Yahut ta, “Bunu karşılayamayız” sözü üzerine fiyatı kontrolsüz bir şekilde kırmaya başlamak ve müvekkilin sizi fiyat konusunda parmağında oynatmasına müsaade etmek.

Sakin olun! Hak ettiğinizi alacaksınız. Müvekkilin ücret pazarlıklarında itirazlarıyla başa çıkmak istiyorsanız aşağıdaki noktalara dikkat edin yeter:

  • Arzu edilen sonucu tarif edin. İşin tarifini ve yapılacaklara nelerin dâhil olduğunu ve olmadığını bir taslak sözleşmeye yazın.
  • İşin ele alınış aşamalarını belirleyin ve madde madde sözleşmeye yazın.
  • Yapılacak tüm işleri ve harcamaları belirledikten sonra ücret beklentinizi belirtin.
  • Bazı dava türlerinde, ücretinizi peşin isteyin (Örneğin ceza davaları). Müvekkil adayı davanın türü nedeniyle ödemeyi yapmaya duygusal olarak hazır olacaktır. Bu tür davalarda ödemeyi dava sonuna bıraktığınızda hak ettiğiniz bedeli tahsil etmeniz güçleşir. Bu hataya düşmeyin.
  • Fiyatınızdan korkmayın. Fiyat konusunda en ufak tereddüt göstermeniz karşınızdaki tarafından hissedilir ve fiyatı kırmanız için size daha fazla baskı yapılır.
  • Müvekkil tarafından fiyata itiraz otomatiktir. Fiyata odaklanan müvekkil adayına tekrar ona sunacağınız faydalardan bahsedin. Sizinle çalışması durumunda neler kazanabileceğini ona tekrar anlatın.
  • İkna olmadı mı? Tekrar fiyatta fiyat mı diyor. O zaman: “Bugün sizinle bir anlaşmaya varmamız için ne yapmamız gerekir?  diye sorun. Karşı tarafın verdiği oranı ve ödeme şartlarını beğenirseniz kabul edin ve işi alın. Karşı taraf aşırı düşük ve emeğinizin karşılığı olmayan bir teklifle mi geldi. O zaman teşekkür edin, mevcut teklifinizde kalmanız gerektiğini söyleyin.
  • Bu arada, her müvekkilin işini alamayacağınızı da aklınızda çıkarmayın.

Müvekkilleriniz hizmetlerinizden memnun mudur?

Müvekkilleriniz hizmetlerinizden memnun mudur?

Bu sorunun cevabını biliyor musunuz? Yoksa sadece tahmin mi ediyorsunuz? Hukuk Bürolarına özel müşteri memnuniyet araştırması hizmeti veren bizim gibi firmaların sonuçlar hakkındaki görüşleri çok tarafsız olmayabilir. Lakin müşterilerinize nasıl olduklarını sormanın önemi azımsanamaz. “Hiç beni bırakmaz” dediğiniz müvekkillerinizle konuşmanın vakti çoktan gelmiştir.  Ya onların işlerinin önemli bir parçası olmaya devam edeceksiniz ya da hakkınızda aldıkları sürpriz kararların kurbanı olacaksınız.

Sizinle çalışmaktan memnun olup olmadıklarını öğrenmezseniz, onların iş süreçlerine ve önceliklerine dahil olamazsanız.  Dışarıda kaldığınız anda da terk edilmeye çok yakınsınız demektir. En değerli müşterilerinizi korumak ve onlara gözünüz gibi bakmak işinizin devamı için kritik önemdedir.  

Müşteri memnuniyet anketleri çok basit ama etkilidir. Diğer iş geliştirme faaliyetlerinize göre daha hesaplıdır.  Buna rağmen, birçok hukuk bürosu bu faydalı ve etkili iş geliştirme yönteminin farkına hala varmamıştır. Yeni işlerin %70’inin mevcut müşterilerden geldiğini aklımıza getirdikçe, bu durum daha da şaşkınlık vericidir.

Peki, öyleyse neden birçok hukuk bürosu hala müvekkillerine memnun olup, olmadığını sormaya çekinmektedir? Bu sorunun açıklaması yaptığımız gözlemlerde şu çıkmıştır: Birçok hukuk bürosu bu soruyu sormaktan ve gerçeklerle yüzleşmekten korkmaktadır. Duyacakları gerçekler sonrasında müşterilerine karşı yaklaşımlarının değişmesi gerektiğini bilmektedir ama bunu yapmaya istekli olup olmadıklarından emin değillerdir.  “Biz zaten ne düşündüklerini biliyoruz” diyerek konuyu geçiştirme yolunu tercih etmektedirler.

Sürekli büyümenin ve gelişmenin peşindeyseniz, siz sakın bunu yapmayın. Bizim gibi uzmanlardan destek alın. 

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

İş Geliştirme aynı zamanda kızgın bir müvekkili yönetmektir

Satış ve Pazarlama dünyasında çok özel bir deyiş vardır. “Herkese satış yapamazsınız” Hukuk alanında da bazı işler ve davalar her zaman iyi sonuçlanmaz. Bu sebeple kendinizi helak etmemelisiniz. Bununla birlikte, hayal kırıklığına uğramış kızgın müvekkiller için endişelenmeli ve tatsız durumlar yaşanmaması için azami önleminizi almalısınız.

Elde ettiğiniz sonuçlardan dolayı müvekkillerinizi hayal kırıklığına uğratmamak için atmanız gereken beş önemli adımı aşağıda bilgilerinize sunuyorum:

 

Büyük veya küçük vaatlerde bulunmayın. Gerçekçi olmayan beklentiler yaratmak ve sonuçları %100 garanti etmek iş ahlakı açısından doğru değildir. Bunu iş etiğine sahip tüm avukatlar bilir. Aynı şekilde, bir müşterinizle ilgilenirken sonuçlar hakkında çok iç karartıcı olmanız da işinizi riske etmenize sebep olur.  Bu nedenle, taahhütleri küçültmeniz ve ayakları yere basan, gerçekçi hedefler sunmanız iyidir.  

 

Müvekkilin sürecin içine dâhil olmasını sağlayın. Müvekkilinizin kendisi için ne kadar yoğun çalıştığınızı bilmesi önemlidir. İşlerin nasıl ilerlediğini ve sizin ne kadar çok çaba sarf ettiğinizi görmelerini sağlayın. Müvekkillerle sadece iyi giden şeyleri paylaşmayın. Onlar aynı zamanda kötü giden şeyleri de sizden duymak ve bilmek isterler. Son anda açıklayacağınız kötü sürprizler müvekkillerinizi en kızdıracak şeyler olacaktır.

 

Sonuç ne olursa olsun, açıklamanız hazır olsun. Kim demişse “Plan mı pilav mı?” Bu sözü dikkate almayın. Planlama her zaman iyidir. Bu nedenle, işler iyi de gitse, kötü de gitse mutlaka bir açıklamanız hazırda beklesin. Görüşme sırasında, müşterinizi sükûnetle dinleyin. Açıklama yapmanız gerektiğinde planınızı icraya başlayın ve açıklamanızı onlarla paylaşın.

 

Sükûnetinizi Koruyun. Bir profesyonel olarak sakin olmanız çok önemlidir. Hâkimin vereceği kararı kontrol etme imkânınız bulunmadığı için, sakin kalmaktan başka yapabileceğiniz bir şey yoktur. Sempatik olmanız ve yaşananlardan dolayı üzgün görünmeniz önemlidir. Bununla birlikte, ne kadar mutsuz olursanız olun, profesyonelliğinizden ödün vermeyin. Sakın ağlamaya başlamayın.

 

Büyük resmi aklınızda tutun. Her davayı kazanamayacağınızı bilin. Sizin için en önemli kişi veya kişiler öncelikle kendinizdir sonra da ailenizdir. Çalışmaya devam etmek, müvekkil ne kadar kızgın ve mutsuz olsa da mücadeleye devam etmek gerekir.

 

Zor anlarda göstereceğiniz davranışlar sizi ve itibarınızı doğrudan etkileyecektir. Müvekkillerinizin sizin hakkınızda sarf ettiği ve edeceği her sözün iş geliştirme faaliyetlerinizin bir parçası olduğunu unutmayın. 

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/