Kategori Arşivi Sıra Dışı Hikayeler

Sabahları Erken Kalkıp Daha Fazla İş Bitirmenin 5 Yolu

Serbest olarak çalışan Avukatların en büyük zorluklarından biri de sabah erken kalkıp, güne erken başlamaktır. İş hedeflerine ulaşmak, bir proje veya araştırma yapmak, bir dilekçe yazmak için verimlilik uzmanları her zaman sabahları erken kalkmayı tavsiye eder. Çünkü kavramsal düşüncenin zirveye ulaştığı nokta, sabah yataktan kalkmayı takip eden ilk iki saattir.

Ne kadar erken kalkarsanız, o kadar daha fazla işi tamamlama ve zamanı en verimli şekilde yönetme imkanına kavuşursunuz. Sakin bir ev veya ofis ortamında birçok işi kolayca yapabilir ve kimse tarafından rahatsız edilmezsiniz. Çok yerinde bir tavsiye olmakla birlikte, uygulamaya geçirmek serbest avukatlar için epey zor olmaktadır. Sabahları saat 10.00’da anca mesaiye başlayan Avukatlar verimsiz bir iş günü geçirebilmekte, zaman fakirliğinden sık sık şikayetçi olmakta ve sonuç olarak diğer meslektaşlarının gerisinde kalabilmektedir.

Erken kalkmayı bir disiplin olarak görebilirsiniz. Aslında bundan çok daha fazlasıdır. Gerçek şudur ki, insanların tüm ekosistemi daha geç yatmaya ayarlanmıştır. Sabah kalkış rutininizi değiştirmeye başladığınızda, birçok engel karşınıza çıkacaktır. Bunları aşmak mümkündür. Bununla birlikte, asıl önemli olan bir önceki geceyi iyi tamamlamış olmanızdır.

İşte size sabahları erken kalkmanızı ve işe erken koyulmanızı kolaylaştıracak beş adet strateji:

  1. Bakış açınızı değiştirin.Birçok insan yatağa erken girmemek için mücadele eder. Çünkü gün bitmesin, daha fazla şey yapayım ve yaşayım isterler. Günü erken bitirme ve bir şeyleri kaçırma tedirginliği yaşarlar. Bu noktada, daha farklı düşünmeye başlamak gerekir. Uykuyu yeni günün başlangıcı olarak görün. Uykuya olan bakışınız değişecek ve size daha ilginç gelecektir. Pillerinizi şarj etmek için uykunun önemli bir süreç olduğunu kabul edin.
  2. Yatağa giriş saatinizi ayarlayın. Çoğumuz uykusuzluktan muzdarip bir şekilde hayatlarımızı yaşıyoruz. Uykunuzdan çalacağınız ilave bir saat ertesi gün sizi başarısızlığa daha fazla yaklaştıracaktır. Ertesi gün enerjik olmanın ve başarılı işler gerçekleştirmenin tek yolu gece yatağa erken gitmektir. Vücudunuzun ihtiyacı olan uyku süresini hesap edin ve bu süreye göre yatağa giriş saatinizi ayarlayın.
  3. Gece faaliyetlerinize çeki düzen verin. Akşam yemeği saatinizi gözden geçirin, yemeği hazmedebilmek için yatağa girmeden iki veya üç saat öncesinden akşam yemeğinizi bitirmiş olun. Çay ve kahveyi akşam yemek üzerine tüketmeyin. Ancak bu şekilde, yatağa girdiğinizde fazla zorlanmadan uykuya dalabilirsiniz.
  4. Sabah faaliyetlerinize hazırlanın.Bazen bizi yataktan çıkamayacak durumda bırakan yorgunluk değildir. Ertesi gün yapılacak olan işlerini ağırlığı ve fazlalığı da bizim yataktan çıkmamızı güçleştirebilir. Ertesi gün yapılacak olan işlerin gözünüze daha kolay gözükmeleri için bir gece önceden iş planınızı yapın ve kullanacağınız malzemeleri hazır edin. Spora gidecekseniz spor kıyafetlerinizi bir köşede hazır edin, duruşmaya gidecekseniz dosyalarınızı, evrak çantanızı ve kıyafetlerinizi yerleştirin, ayakkabılarınızı boyayın. Yeni bir işe başlamak da size karışık ve zor gelebilir. Bu nedenle, hazırlık yapmak için zamanı doğru kullanın ve başarı şansınızı arttırın.
  5. Elektronik cihazlarını uyku boyunca kapalı tutun.Yatağa girmeden 60 dakika önceden tüm elektronik cihazlarınızın fişini çekin. Televizyon, bilgisayar, cep telefonun, e-posta mesajları, sosyal medya iletişimini sonlandırın. Bilim bize göstermektedir ki, tüm elektronik cihazlar çevremizde büyük bir enerji oluşturmaktadır. Elektronik cihazları kapatmadan yatağa girmek, enerji içeceği içip yatağa girmekle aynı etkiyi verebilmektedir.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayınhttps://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Hikayelerin Gizli Gücüyle İş Dünyasında Zirveye Ulaşmaya Hazır mısınız?

Bir iş lideri olarak ekiplerinize ilham vermekte, onları heyecanlandırmakta ve hedeflediğiniz yönde harekete geçirmekte zorlanıyor musunuz?

Yaptığınız iş sunumları ve satış görüşmeleri hedefine ulaşmıyor mu?

Şirket içi toplantılarda ve seminerlerde sizi dinleyenler üzerinde yeterli tesiri bırakamıyor musunuz?

Öyleyse size güzel bir haberimiz var. Göz gezdirdiğiniz bu kitap hikâyelerin gizemli gücünden faydalanarak iş dünyasında hedeflerinize ulaşmanız, çalışanlarınızın ve müşterilerinizin hayranlığını kazanabilmeniz için size rehber olacaktır.

Bu kitapta anlatılan teknikleri uygulamaya ve hikâyelerinizi anlatmaya başladığınızda, iletişim becerilerinizle zirveye ulaşacak ve tutulamaz bir güç haline geleceksiniz.

Hikâye anlatmanın sihirli dünyasında size rehberlik etmek için biz hazırız. Siz de hazır mısınız?

“İş Dünyasında Hikayenin Gücü” iki yıl süren kapsamlı araştırma ve birçok uykusuz gece sonunda ortaya çıkmıştır. Bir iş lideri olarak iletişim becerilerinizi geliştirmek istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.

Kitap için:

 

 

Avukatlıkta Koçluğun Önemi

Avukatlık İş Geliştirme Eğitimleri:

·         Avukatlar için pazarlama nedir, ne değildir

·         Konumlandırma

·         Müvekkiller nelerden hoşlanır, nelerden hoşlanmaz.

·         Müvekkillerle İletişimin Sırları

·         Müvekkil memnuniyeti nasıl sağlanır?

·         İşlerinizin katlanarak artmasını nasıl sağlarsınız?

·         Müvekkillerin beklentilerini nasıl karşılarsınız?

·         Avukatlar için strateji geliştirme

Avukat Koçluğu:

·         Odaklanma ve yönlendirme çalışmaları

·         Benzersiz bir yaklaşım ve strateji geliştirmek

·         Pazarlama fikirlerinin oluşturulması

·         Motivasyonun korunması ve hedefe ilerlemek

  

Faydaları:

  • İş geliştirme becerilerine odaklanılması ve güçlü olan yönlerin daha da geliştirilmesi sağlanır
  • Gerçekçi hedeflerin belirlenmesi mümkün olur
  • İstenmeyen alışkanlıklar ortadan kaldırılabilir
  • Sorumluluk hissi ve isteklendirme artar
  • Farklı stratejiler yaratılabilir

Hukuk Fakülteleri, hukukçulara müvekkiller üzerinde nasıl daha iyi tesir bırakacaklarını öğretmez.

Hukuk Fakülteleri avukat adaylarına çalışacakları dalda nasıl daha verimli olabileceklerini göstermez.

Hukuk Fakülteleri avukat adaylarına iş yağdırmanın ve para kazanmanın sırlarını anlatmaz.

 

Avukatlar bu önemli becerileri iş hayatının zorlukları içerisinde kafalarını duvara vura vura öğrenmek zorunda kalırlar.  

 

Koçluk hizmeti sizlerin bu eksikliğinizi ortadan kaldırmak için hazırlanmıştır.

Kendinizi bir satışçı olarak görüyor musunuz?

Cevabınız hayır mı? Öyleyse bakış açınızı bir an önce değiştirmenizde yarar vardır.

Sizi temin ederim ki, bir hukukçu olmadan önce her insan hayatının her döneminde bir satışçı olmuştur ve olmaya da devam edecektir.

Müstakbel eşinizi sizinle evlenmesine ikna etmekten tutun, çocuklarınıza doğru olanı yapmalarını söylemenize kadar, bir müvekkilin söylediğinizi yapmasını sağlayana kadar her an ve her yerde satış işiyle uğraşmaktasınız.  Satış salt elle tutulur bir ürünü bedeli karşılığı bir müşteriye vermek değildir. Bir fikir, bir amaç, bir yöntem de her zaman satılmaya ve başkaları tarafında satın alınmaya ihtiyaç duyar.

Birçok avukat kendini bir satışçı olarak tanımlamaz. Biz hukuk fakültesine tencere tava satmak için gitmedik diyerek alaycı bir tavır takınırlar.  Bakış açılarını değiştirdiklerinde ise satış işini çocukluktan beri yaptıklarının farkına varırlar. Bunun içinde iyi bir koçun desteğine ihtiyaç duyarlar. Pazarlama ve psikoloji arasında bir yerlerde avukatlara destek verirler.

Bir koç sizin için neler yapabilir?

 

·         Becerilerinizi doğru hedefler üzerine odaklamanızı sağlarlar.

·         Beğenmediğiniz alışkanlıklardan kurtulmanızı yardımcı olurlar

·         Sizi motive eder ve sorumlu olmanızı sağlarlar

·         Haftalık takiplerle sizi canlı tutar ve desteklerler

·         Yeni fikirler ve projelere bakış açısı katarlar

·         Sınırlarınızı zorlamanızı sağlarlar

 

İş geliştirme becerilerinizi arttırmak ve buna bağlı olarak da iş hacminizi arttırmak istiyorsanız, özel bir koç aradığınız destek noktasıdır.

 

Kişisel koçluk hizmeti sadece genç avukatlar için değildir.

Zaman zaman bire bir pazarlama koçluğunun sadece genç avukatlar veya geçmişte başarılı olamamış avukatlar için gerekli olduğu düşünülür. Halbuki, Harvard Üniversitesinin yaptığı bir araştırmaya göre yönetim koçluğu başta düşük performansın düzeltilmesi şeklinde algılanırken artık yüksek performanslıların kalıcı olabilmesi için destek vermektedir.  

Avukatlar için de aynısı geçerlidir. Artık her zamankinden daha fazla avukat bizimle masaya oturuyor ve işi ele alışlarında neyin eksik olduğunu bulmaya çalışıyor.

Müvekkillerden Para İsterken Dikkat Edilecek 4 Önemli Nokta

Müvekkillerden Para İsterken Dikkat Edilecek 4 Önemli Nokta

Profesyonel gelişim seanslarımıza katılan Avukatların büyük bir kısmı müvekkillerden para istemekte çok zorlandıklarını ifade etmektedir. O an geldiğinde hafakanlar bastığını, kendilerini ifade etmekte zorlandıklarını ve hak ettiklerinin çok altında bir ücrete çalışmak zorunda kaldıklarını söylüyorlar. Haklı olarak ,Serbest Avukat olarak çalışırken para isteme sanatında kendilerini geliştirmek istiyorlar. Bununla beraber, duygusuz, kalpsiz, paragöz bir görüntü çizmekten de korkuyorlar. Peki, bunun doğrusu nasıl olmalıdır? Nelere dikkat edilmelidir?

1.    Zamanlama

Görüşme sırasında müvekkil adayına açık uçlu sorular sormalı ve kendisini etkin şekilde dinleyerek (gelen telefonlara cevap vermeden, kesintisiz göz teması kurarak) sıkıntısını anlamalısınız. Çözüm önerilerinizi paylaştıktan sonra, konuyu bu işin etkin takibi için bir hizmet bedeliniz olacağına getirmelisiniz. Hukuki danışmanlık hizmetinizin bir bedeli olacağını vaktinde belirtmezseniz veya “daha sonra hallederiz” şeklinde geçiştirirseniz karşılıklı yanlış anlamalara ve hayal kırıklıklarına neden olursunuz.

2.    Maddi İmkan

Müvekkil adayı sorunun çözümü için hukuki destek alması gerektiğine ikna olduktan sonra, bir sonraki adıma geçmiyor ve işe başlamak için size bir ön ödeme yapmaya yanaşmıyorsa veya ücret konuşulduğunda konuyu değiştiriyorsa görüşmenin fişini çekmek için vakit gelmiş demektir. Müvekkil adayının sizinle bir anlaşmaya varması için artık çaba göstermeye devam etmeniz vaktinizi boşa harcamak olacaktır. Bu iş görüşmesinde dikkat edilecek en önemli noktalardan biri,müvekkil adayının istediğiniz ücreti verebilecek bütçesinin olup olmadığıdır. Eğer imkânı yoksa sizden hizmet alması mümkün olamayacaktır.

3.    Ücret

İstediğiniz ücretten gurur duymalısınız. Talep ettiğiniz hizmet bedelini söylerken en ufak bir tereddüt veya endişe gösterirseniz, karşınızdaki kişi bu durumu anlayacaktır. Fiyatınızı kırmak için tereddütünüzü size karşı kullanacaktır. Müvekkil adayının işini içinizden çok ama çok isteyebilirsiniz. Hatta kendisine özel bir teklif sunduğunuzu da ifade edebilirsiniz. Lakin olmuyorsa dünyanın sonu değildir. Bu düşüncede olmanız ücret konuşulurken sizi sakin tutacaktır. Sakin olmanız önemlidir çünkü çok istekli görünmek müvekkil adayını ürkütür.

4.    İtirazlarla Başa Çıkmak

Fiyata itiraz doğal bir davranıştır. Bir hizmet alımında fazla ödeme yaptığımızı düşünür ve kontrolü kaybettiğimiz hissine kapılırız. Kaybetme korkusu benliğimizi sarar ve anlaşma mümkün olmaz. Fiyata itiraz varsa,müvekkil adayı aslında sunduğunuz hizmetin değerinin söylediğiniz kadar etmediğini düşünmektedir. Bu durumda, sunduğunuz hizmete ve bunun karşılığında elde edilebilecek maddi ve manevi değerlere veya önlenecek riskin büyüklüğüne tekrar vurgu yapmalısınız. Tüm bunlara karşılık ödenmesi gereken makul ücreti tekrar göstermelisiniz. Ancak bu şekilde ücretiniz üzerindeki itirazı mantıklı bir şekilde ortadan kaldırabilirsiniz. Israrla sizden büyük fiyat indirimleri isteniyorsa, siz de buna karşılık sunduğunuz hizmet paketinin kapsamını daraltabilirsiniz.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

Genç Avukatların Yol Rehberi

Kurum Avukatlığına yeni başlayan genç Avukatlar! Y Neslinin temsilcileri! Gerçek değerinizin çalıştığınız kurumlar tarafından tam olarak anlaşılması sadece sizin elinizdedir. Peki öyleyse, Y Neslinin sahip olduğu kendine has özellikleri arzu edilen değerlere nasıl dönüştüreceksiniz? Sizlerle yakından çalışan, sıkıntılarınızı bilen biri olarak aşağıdaki noktalara dikkat etmenizi tavsiye ediyorum. Bu noktalar sayesinde kariyerinizde olumlu sıçramalar mümkün olacaktır.

1. Ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz önemlidir

Kurumdaki bazı kurallar sizin hoşunuza gitmeyebilir. Bunun için yönetime dilekçe yazıp, kuralların değiştirilmesini talep ettiğinizde, bu dilekçenin altına imzanızı atıp yönetime gönderdiğinizde, dilekçenizi alan yönetim -haklı bile olsanız- sert ve otoriteyi sorgulayan tarzınız nedeniyle bu durumu saldırgan bulacak ve maalesef onların saygılarını yitireceksiniz.

Bunun yerine, yüz yüze iletişim yoluyla mevcut durumu nasıl iyileştirebileceğinizi yöneticinizle konuşmanız size her zaman artı puan kazandıracaktır. Tecrübe sahibi yöneticiler, yenilikçi önerilerinize gereken ilgiyi göstereceklerdir. Büyük fikirleriniz olduğunu biliyoruz. Ama unutmayın ki, başkalarına saygı duymadan onlardan saygı görmek mümkün değildir. Yaklaşımınızla birlikte saygı ve ilgiyi sunduğunuzda, insanlar da sizi dinlemeye daha hevesli olacaklardır.

2. Eleştiriden kaçış yok, ders çıkarmayı öğrenin

Kimse geribildirim almaktan hoşlanmaz. Mesajınızı karşı tarafa iletirken ne kadar dikkat etseniz de bazıları üzerinde istediğiniz etkiyi bırakamayacaksınız, baltayı taşa vuracaksınız. Böyle durumlarda, duyguların ve tepkisel davranışların düşüncenin yerini aldığı anlar olacaktır. Gerçek olan şu ki, hepimiz eleştirilmeye ihtiyaç duyarız. Bizi onaylayan insanlar arasında olmak tabi ki bizi iyi hissettirir. Lakin, bizi geliştirecek olan yaşadığımız anlaşmazlıklardır. Bu nedenle, elçiye zeval olmaz deyin ve sadece gelen mesaja odaklanın. Mesajı veren kişinin tarzı arzu edilen seviyede olmasa da eleştirinin bizi güçlendireceği fikrine sıkı sıkıya sarılın ve mesajdan gereken dersleri çıkarın.

3. Eyleme geçmek karakterinizi şekillendirir

Duygularınızı ve düşüncelerinizi kontrol etmeniz önemli bir yetkinliktir. Lakin, niyetiniz ve harekete geçme azminiz sizi ileriye taşır. Harekete geçmeniz durumunda, sahip olduğunuz potansiyeli kullanmanız ve onu açığa çıkarmanız mümkün olur. Şüphesiz, yola çıktıktan sonra ulaşmak istediğiniz noktaya varmanız zaman alacaktır. Lakin, oraya ulaştığınızda artık siz başka bir sizsinizdir.

4. Önce öğrenin sonra öğretin

Kariyerimin ilk yıllarında çalışmaya başladığım bir kurumda yöneticimiz tarafından ilk gün bizlere söylenenleri hala hatırlıyorum:

“Aramıza hoş geldiniz arkadaşlar! Alışık olduğunuzdan farklı bir iş yapış şeklimiz vardır. İş modelimizde geliştirilecek yönler bulabilirsiniz veya değişmesi gerektiğini düşündüğünüz bir noktayı tespit edebilirsiniz. Bu iyi bir şeydir. Bundan mutlu oluruz. Öncelikle sizden istediğimiz, nasıl iş yaptığımızı detaylı bir şekilde uygulayarak öğrenmenizdir. Daha sonrasında, bu iş yapış sistemiyle belli bir süre geçirmenizdir. Bu süre sonrasında, iş sonuçlarına pozitif etki edeceğine inandığınız bir fikir veya öneriniz varlığını koruyorsa, bunu ekip veya departman yöneticilerinize iletebilirsiniz.

Bu mesajın anlamı çok açıktı. Belli bir kıdeme gelmemizi ve iş modelinin iyi ve zayıf yönlerini tam olarak anladıktan sonra anlamlı fikirlerle katkı yapmamız bekleniyordu.

İşte her şey bundan ibarettir. Sakin olun, sabırlı olun, bulunduğunuz ortamda öğrenmeye ve araştırmaya aç olun. Merak etmeyin. Büyük fikirleriniz, bilgi ve tecrübeyle birleştiğinde tutulamaz bir güç haline geleceksiniz.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayınhttps://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

İş Sunumlarında Hikaye Anlatmanın Gücü (Storytelling)

Bir sunum yaparken hikayeler anlatmak çok başarılı birer dikkat çekicidir. Aslında hikayeler öyle etkileyicidir ki; her sunumun olmazsa olmazlarındandır. Mesajınızın iletimi çeşitli şekillerde yüz yüze iletişimi içeriyorsa, dinleyicilerinizi etkilemek için hikayeleri stratejik birer silah gibi kullanabilirsiniz.

Hikayeler, büyük resmi ve kazanç kanıtlarını gösterebilmeniz ya da itirazlarla başa çıkabilmeniz için kullanılmalıdır. Aslında en iyi mesajlar, baştan sona ilgi uyandırıcı olan bir hikayeyi atlatanlardır.

Hikayenin Gücü

Peki, hikaye anlatmak gibi zararsız bir hareket nasıl olur da dinleyicileriniz üzerinde böylesi inanılmaz etkiler bırakabilmektedir? Bizler yetişkin ve rasyonel insanlarız fakat bir film izlediğimizde üzüntü ya da korku hissedebiliriz ve hatta kendimizi daha da kaptırabilir ve gözyaşlarına boğulabiliriz. Bunun aslında kurgu olduğunu biliriz. Kahramanlar gerçekten ölmemiştir; o küçük çocuk anne ve babasını kaybetmemiştir, ama yine de ağlarız.

Beynimizin rasyonel kavramlarla ilgili bölümü gerçekte bir şey olmadığının farkında iken gerçek patron olan eski beyin, ilkel seviyedeki zekasıyla gerçeklik ve iyi anlatılmış bir hikaye arasındaki farkı ayırt edememektedir. Bu nedenle, beynimiz gözlerimizin yaşla dolmasına yol açan bir hormon selini salıvermektedir.

İyi hikayeler beyin ve bilinçaltımız üzerinde herhangi bir rasyonel durumdan çok daha büyük bir etkiye sahiptir. Bu nedenle, mutlaka hikayeler anlatın!  İyi hikayeler bir kavramı görsel ve somut hale getirir. Hikayeler, dikkat çekip duyguları canlandırmak için çok güçlü bir yoldur. Dinleyicilerin fayda bulduğu noktaların altını çizerek, yol gösterirler. İtiraz veya karşı koyma olmaksızın mesajınızı onlara ulaştırmanıza yardımcı olurlar.

Anlamlı ve iyi anlatılmış bir hikayeye paha biçilemez.  Öyleyse sunumlarda neden çok az hikayeyle karşılaşıyoruz? Gerçek sorun şu ki; kimse gerçekten nasıl hikaye anlatacağını bilmiyor. Ne yazık ki hikaye anlatmak iş dünyasındaki birçok kişinin eğitimini almadığı bir sanattır. İyi haberse, hikaye anlatma becerisinin eğitimle kolayca geliştirilebileceğidir. PowerPoint sunumunuzun iyi bir mesaj verdiğine inanabilirsiniz. Fakat gerçek şu dur ki; sunumunuz aslında dinleyicilerinizi mutlu etmekten uzak sıradan sarı sayfalara benzemektedir.

Heyecan Verici Bir Hikaye Nasıl Oluşturulur

Bir sunum içerisinde iyi bir hikaye oluşturmak ve izleyicileri etkiniz altına almak için aşağıdakileri yapmanız gerekir:

  1. Anlattıklarınızın gerçekte olduğuna beyni inandıracak; görsel ve işitsel bileşenleri kullanarak duygusal etkilerle dolu bir dünya yaratın.
  2. Anlattığınız hikayeyle karşınızdaki kişilerin dünyasını açık bir şekilde bağdaştırın: Hikayenizi neden önemsesinler?
  3. Hikayenizin bir amacı olduğuna ve dinleyicilerle bir bağlantı kurduğuna emin olun. Bağlantıyı kurma işini onlara bırakmayın. Amacı olmayan bir hikaye, anlaşılmayan bir şaka gibidir. Boşa zaman harcamaktır.
  4. Hikaye kişisel olsun. “Bir kadın iş görüşmesine gitti” demeyin. “Lale iş görüşmesine gitti” deyin.
  5. Hikayenizin başkahramanı siz olmayın. Kendinizi abartılı anlatmaya başladığınızda insanların dikkatini kaybedeceğinizi bilin.
  6. Hikayenize tutku katın. Hikayeyi gerçekten yaşadığınızı ya da tecrübe ettiğinizi kanıtlayacak detaylar ekleyin. İnsanların beynini etkileyecek ve onların kendilerine hikayede bir yer bulmalarına yardımcı olacak duygusal izlenimler yaratın.

Başarı Faktörleri 

Hikayenizin vurucu etkisi iki faktöre bağlıdır:

  1. İçeriğiniz
  2. Onu nasıl sunduğunuz

Dinleyicilerinizi etkileyip çok geç olmadan hemen bugün arzu ettiğiniz yönde harekete geçmelerini sağlamak istiyorsanız, her iki alanda da kendinizi mükemmelleştirmelisiniz. Onların olayı gözlerinde canlandırmaları ve empati kurmalarını sağladığınızda; dinleyicileriniz üzerinde maksimum etki yaratmanız mümkün olur.

Zamanının en iyi Avukatlarından olan Moe Levine hikaye anlatımında, Hakimler ve Jüri üyelerinin kendi müvekkillerine empati göstermesini sağlamada gelişmiş bir beceriye sahipti.

Bir trafik kazasında her iki kolunu da kaybeden bir müvekkilli için tazminat davasının duruşmasında, Levine, mahkemeyi ve jüriyi çok şaşırtan bir şey yaptı. Uzun kapanış konuşmalarına alışık olan mahkeme üyelerini kısa ve duygusal olan yıkıcı bir görüntüyle baş başa bıraktı:

“Bildiğiniz gibi, yaklaşık bir saat önce öğle yemeği arası verdik. Mübaşir’in gelip sizi bir grup olarak, jüri odasında hazırlanan yemeğe götürdüğünü gördüm. Savunma Avukatı Mr. Horowitz’in müvekkiliyle birlikte öğle yemeğine gittiğini de gördüm. Ben de tabi ki kendi müvekkilime dönerek “Neden birlikte bir şeyler yemiyoruz?” diye ona sordum. Cadde’nin karşısındaki küçük lokantaya giderek biz de yemek yedik. (Fark edilen bir duraksama). Bayanlar ve Baylar müvekkilim Harold ile birlikte öğle yemeği yedim. Kolları olmadığı için o ise bir köpek gibi tabağını yalayarak yemek zorunda kaldı. Başka bir sözüm yok. Teşekkür ederim.”

Avukat Moe Levine, New York Eyalet mahkemesi tarihindeki en büyük tazminat davalarından bir tanesini bu şekilde kazanmıştır.

Sunumlarda anlatacağınız sıra dışı hikayelerle siz de izleyenlere arzu ettiğiniz yönde kararlar aldırmak isterseniz Speakandmore Presentation & Storytelling Workshoplarına katılabilirsiniz.

www.speakandmore.com

İş Liderleri için Hikaye Anlatmanın Önemi (Storytelling)

Stories

Başarılı Bir Hikaye Anlatıcısı Nasıl Olursunuz?

İş arkadaşlarımıza ve müşterilerimize hikayeler anlatırız. Sunduğumuz projeleri kabul etmelerini ve ikna olmalarını isteriz. Bir çalışanımızın kendisini belli bir alanda geliştirmesini bekleriz. Takımımızın zorluklar karşısında ilham alarak harekete geçmesini arzu ederiz. Tüm bu nedenlerle, insanları istediğimiz yönde harekete geçiren hikayeler anlatabilmek, iş dünyasında çok az sayıda liderde mevcut olan özel bir beceridir. Peki, iş dünyasında hikayeler anlatabilmemiz neden bir gereklilik haline gelmektedir? Ve ikna edici hikayeler nasıl oluşturulur?

Mevcut durum

Bilgiyle çevrelenmiş olduğumuz bu çağda, iş liderleri ilginç hikayeler anlatmadıkları sürece seslerini artık  duyuramayacaklardır. İş sonuçları, rakamlar ve tüm rasyonel bilgiler iş hayatı için önemli olabilir. Fakat, hiçbiri belleklerimizde kalıcı bir iz bırakmaz. Buna karşın, hikayeler zihnimizde kalıcı hatıralar bırakma gücüne sahiptir. Hikayeler, duyguları yaşanan olaylarla ilişkilendirir. Bu nedenle, iyi hikayeler üretebilen ve bunları insanlarla paylaşabilen liderler diğerlerine göre büyük bir avantaj elde edecektir.  Güzel haber ise, herkesin eğitim alarak daha iyi bir hikaye anlatıcısı olabileceğidir.

İş dünyasında hikayeler anlatmanın nasıl faydaya çevrilebileceğini aşağıda bulabilirsiniz:

Mesajla başlayın

Her hikaye hazırlığı şu soruyla başlamalıdır: “Dinleyicilerim kimdir ve benim onlara mesajım nedir?”; “Onlarla neyi paylaşmak istiyorum?”

Hikayeniz hakkında alacağınız her karar bu soruların süzgecinden geçmelidir.

“Takımımda oluşturmak istediğim ana değer nedir?” Örneğin, eğer takımınız başarısız olma ihtimalinin projelerinde mümkün olmadığını iddia ediyorsa, onlara başarının kardeşinin başarısızlık olduğunu anlatmanız gerekir. Ya da üst düzey yöneticilerinizi projenize destek vererek risk almaları yönünde iknaya çalışıyorsanız, birçok büyük şirketin zamanında akıllı riskler alarak bugüne geldiğini anlatabilirsiniz. Öncelikle, ana mesajınız üzerinde mutabık olmalısınız. Sonrasında onu nasıl tasvir edeceğinizi bulacaksınız.

Kendi deneyimlerinizden faydalanın

En iyi hikaye anlatıcıları kendi anılarından ve hayat deneyimlerinden yararlanırlar. Bu şekilde, mesajlarını tasvir ederler. Paylaşmak istediğiniz fikri, yaşadığınız hangi olayın en iyi şekilde ifade edeceğini araştırıp bulmalısınız. Başarısızlıklardan ders alarak başarıya ulaştığınız anları düşünün. Bir yakınınızın veya öğretmeninizin size verdiği bir hayat dersini hatırlayın. Bunlardan bir tanesi, hikayeye giriş için ilgi çekici bir kapı olabilir. Genellikle, iş ortamlarında kişisel bilgileri paylaşmama gibi bir yönelim olmakla birlikte, mücadeleleri, başarısızlıkları ve engelleri tasvir eden anekdotlar onu anlatan liderleri içten ve ulaşılabilir gösterir. Burada amaç, sizin de savunmasız anınızın olabildiğini dinleyicilere göstermektir.

Kendinizi kahraman olarak göstermeyin

Hikayenin yıldızı siz olmayın. Dev çalışma ofisinizi veya gerçekleştirdiğiniz milyonluk projeleri anlatmanız çalışanlarınızı harekete geçirmez. Hikayede merkezi bir noktada olabilirsiniz. Fakat gerçek odak diğer insanlar, aldığınız dersler veya yaşadığınız olaylar üzerine olmalıdır. Fırsatını bulduğunuz anda, sizi dinleyenleri veya çalışanlarınızı kahraman olarak göstermek için çaba sarf edin. Bu onların konuya olan adanmışlığını arttıracak ve verdiğiniz mesajı almalarını kolaylaştıracaktır.

Hikayeleri dinlemek istememizin nedenlerinden birisi de bir konu hakkında daha derin bir inanışa ulaşmak arzusudur. Lakin hikayeyi anlatan kendinden bahsetmeye başladığında dinleyiciler hemen onu takibi bırakmaktadırlar. Kendi kararlarınıza ne kadar çok vurgu yaparsanız, dinleyicileriniz sizinle o kadar az bağlantı kurmak isteyeceklerdir ve mesajınızı almakta zorlanacaklardır.

Mücadeleye odaklanın

İçinde mücadele olmayan bir hikaye hiç ilginç değildir. İyi hikaye anlatan liderler hikayede bir çatışma ve sürtüşme olması gerektiğinin farkındadır. Yenilmesi gereken bir rakip mi var? Pazarda yaşanan bir krizin üstesinden mi gelinmeli? Değişime direnen bir sanayi dönüşüm ihtiyacı içerisinde mi? Bu amaçla, gidilecek yolun çok zor olduğunu dinleyenlere ifade etmekten korkmayın. Aslında, insanlar sürecin zor olacağını duymaktan hoşlanırlar. Akıllı liderler çalışanlarına şunu söyler: “İşimiz çok zor olacak. Ama el birliğiyle çalışırsak ve dayanışma gösterirsek, hep birlikte harika bir noktaya ulaşacağınız.

Bu tarz bir çağrıyı içeren iyi hazırlanmış hikayeler anlattığınızda, insanlardan değişim için ilave çaba göstermelerini istemenize gerek kalmaz. Çünkü insanlar bu yola sizinle çıkmaya zaten hevesli olacaklardır.

 Basit olan güzeldir

Her anlattığınız hikaye bir sürprizle bitmek zorunda değildir. Bazı başarılı ve akılda kalıcı hikayeler nispeten basit ve konu odaklıdır.

Dikkati ana mesajınızdan uzaklaştıracak gereksiz detaylardan kaçının. “Az yeterlidir” prensibine göre çalışın. Yapabileceğiniz en büyük hata hikayeyi çok fazla detayla doldurmaktır.  Aylardan hangi gün olduğunu belirtmenize, hangi ayakkabıyı giydiğinizi söylemenize gerek yoktur. Bu gibi detaylar hikayedeki büyüyü bozar. Diğer taraftan, sizi dinleyenlerle paylaşacağınız o ana ait duygularınız veya yüz ifadenizin nasıl olduğunun tasviri, dinleyicilerin hikayenin içine tümüyle dalmalarına ve mesajı kolayca almalarına imkan verir.

 Pratik yaptıkça mükemmelleşirsiniz

Hikaye anlatımı mükemmele ulaşmak için sürekli tekrar gerektiren bir sanat biçimidir. Sevdiğiniz insanlarla, dostlarınızla veya güvendiğiniz iş arkadaşlarınızla tekrarlar yapmalısınız. Bu şekilde ustalaşır ve mesajınızı etkili ve verimli bir hikaye halinde sunmaya başlarsınız.

Unutmayın ki, bu provaların size ödülü çok büyük olacaktır.

Hikayeler orijinal bir sözel iletişim yöntemidir. “Vay canına!” dedirten bir hikaye anlattığınızda, onu dinleyen insanların ilk yapacağı iş, çıkışta bu güzel hikayeyi çevrelerinde ilk kime anlatacaklarını düşünmek olacaktır.  Bir lider olarak mesajınızı verirken hikaye anlatmak için harcayacağınız ilave beş dakika, aylar belki de yıllar sürecek getiriler elde etmenizi sağlayacaktır.

Business Storytelling Eğitimlerimiz için bizi arayabilirsiniz.

Speak & More

 

Yeni Avukatlar İçin 24 Mesleki Sır

  1. Sizden daha bilgili müvekkiller karşınıza çıkabilir. Sakın onlardan daha çok şey bildiğinizi göstermeye çalışmayın. Her şeyi bildiğini iddia edenlerden kimse hoşlanmaz. Hele de genç ve tecrübesiz bir avukatsanız çok sıkı ters teper.
  2. Müvekkil her zaman haklıdır.
  3. Asla “Yapamazsınız” demeyin. Onun yerine “Bunu nasıl yapacağınıza bakalım” deyin.
  4. Tüm telefonlara ışık hızında geri dönüş yapın.
  5. Yaptığınız her işte söylemek kadar etrafınıza öğretin ve yol gösterin.
  6. Birilerinin çantasını taşımadan ve onlara yaverlik etmeden onlar gibi olamazsınız. İş hayatında bir anda başrol oyunculuğu size verilmeyecektir. Bu süreçte, birileri sırtınızdan başarılar elde edecek ve takdirleri toplayacaktır. Bu hoşunuza gitmeyecektir. Size kalacak olan kazanç işi yapmayı en iyi şekilde öğrenmeniz olacaktır. Bu bedeli ödemek zorunda olduğunuzu bilin.
  7. Bir işe başlamadan önce amirinize veya müşterinize sizden beklediği başarının ne olduğunu sorun. Beklentilerin tahmin ettiğinizden çok farklı çıkma ihtimali vardır.   
  8. İnsanlar sizinle paylaşmak istemese bile tüm hakikati bilme ve ortaya çıkarma sorumluluğunuz vardır.
  9. İşinizi mahvedebilecek olan çalışanlarınıza karşı dikkatli olun. Onların sizinle çalışmaktan mutlu olmalarını sağlayın.
  10. Müşteriniz sizin ofisinizdeyken onun misafiri olduğunuzu unutmayın. Buna göre davranın.
  11. Az taahhüt edin, çok verin. Asla tersini yapmayın.
  12. Görüşmelere 15 dakika erken gidin. Geç kalacaksanız da 15 dakika önceden haber verin. Bu hareketiniz insanları önemsediğinizi karşı tarafa mesaj olarak verecektir.
  13. Büyük resme bakıp küçük detaylara çözüm üretmek, küçük detaylara bakıp, büyük resme ulaşmaktan kat kat kolaydır.
  14. Söylemek ve iletişim kurmak çok farklıdır. Söylediğinizde sözcükler ağzınızdan çıkar gider. İletişim kurduğunuzda ise sözcükler ağzınızdan çıkar, kulaklarından beyinlerine girer ve anlaşılır. Anlaşılmaya kadar giden tüm süreçten siz mesulsünüz.
  15. Bazı avukatlar alacakları saatlik ücretlere odaklanırken, bazı avukatlar ise verdikleri saat karşılığında müvekkillerine ne gibi değerler ve faydalar sunduklarına odaklanırlar. Her zaman müşterinizin yerine kendinizi koyun.
  16. Çalışmak kadar tatil yapmayı da bilin. Dinlenmeyen ruhların büyük projeler üretmesi mümkün olmaz.
  17. Amiriniz sizin anneniz babanız değildir. Bu nedenle, kişisel ve mesleki gelişiminiz için sorumluluk almayacaklardır. Bu doğrudan sizin işinizdir.
  18. Bir işi veya görevi tamamladığınızda amirinizden mutlaka geri bildirim isteyin. Bunu gelecek sefer daha iyi olmak için isteyin.
  19. Dijital ortamda esas duruşunuzun sağlam olmasına dikkat edin. Amirleriniz, müşterileriniz, iş arkadaşlarınız interneti sizin kullandığınız kadar iyi kullanıyorlar. Profesyonel duruşunuza zarar getiren bir dijital varlığınız sakın olmasın.
  20. Herkese yardım etmeyi teklif edin.
  21. Başka insanlar da sizin gibi meşguldür. Onların zamanına kendinizinmiş gibi değer verin ve koruyun. 
  22. Toplantılarda mutlaka not alın. Sürekli not defteriyle dolaşın. Hatırlamanızı kolaylaştırır. Diğer bir faydası da karşınızdaki kişinin söylediklerinin not almaya değer olduğunu ona hissettirmenizdir.

  23. Müvekkillerin her zaman bir avukata ihtiyaç duymadıklarını, zaman zaman kendilerini dinleyecek bir sırdaş aradıklarını sakın unutmayın.     

  24. “Lütfen” ve “Teşekkür ederim” sözcüklerini bolca kullanın.

Utangaçlığı Yenmek İçin Havadan Sudan Nasıl Konuşmalısınız?

Değerli Avukatlar,

Davetlerde, açılışlarda ve seminerlerde yeni insanlarla tanışmak ve iletişim kurmak avukatlar için sıkıntı verici olabiliyor. Havadan sudan konuşma becerisi yüksek olan avukatlar buzu kırmada ve insanların ilgisini çekmede rakiplerine göre daha başarılı olmakta. Havadan sudan konuşmayı sakın hafife almayın. Davetlerden kimseyle tanışamadan eli boş geri dönmenizi istemeyiz.

İnsanlarla temas kurarken buzu kırmanızı kolaylaştıracak işte size dokuz adet akıllı soru. Bu soruları sorun ve bırakın karşınızdakiler konuşsun. İnsanlar en çok kendilerinden bahsetmekten hoşlandıkları için bu fırsatı onlara sunun, siz karlı çıkın.

  1. Bu etkinlikle olan bağlantınız nedir?
  2. Ne gibi faaliyet gruplarına üyesiniz?
  3. Tartışılan konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
  4. Bu fikre nasıl sahip oldunuz?
  5. Başarınızı neye borçlusunuz?
  6. İşinizdeki en büyük zorluklar nelerdir?
  7. Yaşadığınız en önemli deneyim nedir?
  8. Nasıl bir aile hayatınız var?
  9.  İş dışında ne tarz aktiviteler yaparsınız?

İş Geliştirme Faaliyetlerinizin İşe Yaraması için On Etkili Yöntem

Çok fazla şey yapıp yine de istedikleri sonuçları alamadıklarından yakınan birçok avukat görüyorum. Aşağıda size önerdiğim on yöntemi kullanırsanız hayalini kurduğunuz iş sonuçlarına daha kolay ulaşırsınız.

 

1. İyi iş çıkarmaktan fazlasını yapın. Müvekkilleriniz hukuk fakültesine gitmediklerine göre, sizin hukuk bilginizi ve tecrübenizi ölçme kabiliyetine sahip değiller. İşi arzu edildiği şekilde tamamlayıp bitirmenin yanında, kendiniz ve hukuk büronuz hakkında, yapabilecekleriniz hakkında müvekkillerinize ilave bilgiler verin. Eğitsel yaklaşımla farkındalıklarını arttırın. 

2. Bir Plan Hazırlayın. Sakın bir iş geliştirme planı yapmadan işe koyulmayın. Plan mı pilav mı diyenlerin oyununa gelmeyin. Sadece, odaklanılmış bir iş geliştirme planı sizi hedeflediğiniz sonuçlara götürecektir.

3. Planı uygulamaya geçirin. Hem işi satmak hem de uygulamak size biraz zor gözükse de, birebir hizmetin verildiği sektörlerde bu kaderinizdir.  Yeni müvekkilleri durmadan sisteme kazandırmak ve mevcutları korumak işin birinci aşaması, onlara en iyi hizmeti vermek de ikinci aşamasıdır.  

4. Müvekkillerinizi eğitin.  İnsanlar kendilerine bir şey satılmasından hoşlanmazlar. Bu nedenle, müvekkil adaylarını sizinle neden çalışmaları gerektiği konusunda eğitmelisiniz. Onlara anlamlı nedenler vermeli ve sağlayacağınız faydalar konusunda onları ikna etmelisiniz.

5.  Mutlak bir odaklanma içinde olun. Güçlü ve odaklanılmış bir iş geliştirme planınız olması bu amaçla önemlidir. Farklı alanlardan işler geldiğinde onları yapmayacaksınız anlamı sakın çıkmasın. Önem sırasına göre hepsine zaman ayıracaksınız. Lakin ana odaklandığınız iş geliştirme planından asla kopmayacaksınız. Her defasında milim milim hedefe yürüyeceksiniz.

6. Müvekkil odaklı olun. Bu yaklaşım, müvekkilin işini anlamakla başlar. Bulundukları sektör, hedefleri, sıkıntıları, müşteri grupları v.s.  Yapılan araştırmalarda, müvekkiller en büyük sıkıntılarının avukatlara işlerini sıfırdan anlatmak olduğunu ifade etmişlerdir. Müvekkillere bu konuda zaman kaybettirmeyin.

7.  Profilinizi yükseltici faaliyetlerde bulunun. Hedef müvekkillerinizin sizi fark edebilmeleri için daha fazla çaba sarf edin. Makaleler yazın, ticaret gruplarına üye olun, konuşmacı olun, müvekkil adaylarınızın dolaştıkları yerlerde bulunun ve insanlarla tanışmak için çaba sarf edin.

8.  Konfor alanınızdan çıkın. İş geliştirme planınızı uygulamaya geçirmek öğle yemeğinizi masanızda yemekten daha sıkıntı vericidir. Şimdi bu sıcakta ofisin klimalı ortamından kim dışarı çıkacak da iş geliştirme yapacak değil mi? İçinde bulunduğunuz ay için yeterli makbuz kestiğinize inandığınız anda gevşeme başlar. Bundan sakının! Her zaman kendinizi zorlamalı, işinizin diğer yarısı olan iş geliştirmeyi aksatmamalısınız.

9.  Takım oyuncusu olun. İşini aldığınız müvekkille, yanınızda çalışan asistanla, muhasebecinizle yani kiminle çalışıyorsanız çalışın bir ekip ruhuyla hareket edin. Ortak çaba gösterdiğinizi karşı tarafa hissettirin.

10.Olağan üstü hizmet verin. İyi hizmetin ötesine geçin. Günümüz rekabetçi ortamında bu sunulması gereken minimum hizmet seviyesi olmuştur artık. Müvekkiller sizden daha fazla değer sunmanızı ve fayda sağlamanızı bekler. Bu isteklerini karşılıksız bırakmayın. Sağlayın ki, daha çok isteme hakkınız doğsun.

 

Son olarak da her zaman pozitif düşünün ve iş geliştirme çabalarınızın mutlaka sonuç vereceğine inanın.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/