Kategori Arşivi Hukuk Bürosu Yönetimi & Kurumsallaşma - Page 2

Hukuk Bürosunda Ortakların Rolleri ve Sorumlulukları

Tebrikler! Uzun yıllar bağlı bulunduğunuz hukuk bürosuna hizmet verdikten sonra işlerin de büyümesiyle ortak pozisyonuna terfi ettiniz. Lakin yeni görevinizin sizden beklediği becerilerin bir kısmı sizde mevcut değil. Artık kurumda farklı bir rolünüz var. Bu role göre kendinizi hızla geliştirmeniz ve bu yeni rolün sorumluluklarını yerine getirmeniz lazım. Kariyerinizdeki dönüm noktalarından birine gelmiş durumdasınız. Peki, yeni görevinizde sizden beklenen performans hedefleri ve alanları neler olacaktır?   

Hukuk büroları büyüme sürecine girdiğinde ortakların yönetsel sorumlulukları artmaktadır. Dosyalara ve müvekkil işlerine ayırdıkları vakit azalırken, işlerin delege edilmesi ve iş süreçlerinin takibi için harcadıkları zaman artmaktadır. Bununla birlikte farklı konularda iş yapma becerilerini geliştirmeleri gerekmektedir.

Büyüyen bir hukuk bürosunda ortakların katkı sağlaması gereken 6 kritik performans alanı bulunmaktadır:

1.     Mali işler performansı: İş idaresi ve finansal gelişim için sorumluluk alınması gereken alandır. 

·       Mali performansın geliştirilmesi

·       Finansal disiplinin sağlanması

2.     İnsan yönetimi, liderlik ve ekip beceri gelişimi

·       Çalışma ekibine doğru liderlik becerilerinin sergilenmesi

·       Ekip üyelerinin güven ve saygısının kazanılması

·       Çalışanlara iş ahlakı, kurum değerleri oluşturma ve kriz yönetimi konularında örnek olunması

·       Çalışanların kişisel ve mesleki gelişimine katkı sağlanması, becerilerinin eğitimlerle geliştirilmesi

·       İşlerin delege edilerek sonuca ulaştırılmasının öneminin farkında olunması

·       Çalışanlarla sürekli iletişim halinde olunması, işlerin delege edilmesi, müzakere edilmesi, anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması, kişilerin ikna edilmesi ve koçlukla desteklenmeleri

·       Otoritenin çalışanlar üzerinde kurulması ve bu gücün doğru şekilde kullanılması

·       Güçlü ekipler kurulması ve çalışanların sorumluluklarının ve yetkilerinin arttırılarak insan kaynaklarının gelişiminin desteklenmesi

·       Çalışanların hukuk, iş geliştirme, finans, kariyer, çevre edinme ve iş-özel yaşam dengesinin korunmasında koçluk ve danışmanlık yoluyla desteklenmesi ve geliştirilmesi

3.     İş Geliştirme

·       Kurumun geleceği açısından yeni müvekkiller ve kaliteli işlerin hedeflenmesi

·       Kuruma değer katan yeni müvekkillerin kuruma kazandırılması

·       Müvekkil çeşitliliğinin arttırılarak rekabetçi bir yapıya kavuşulması

·       Çapraz satış yapılması ve müvekkillerin birbirleriyle tanıştırılarak karşılıklı iş yapma imkanlarının geliştirilmesi

·       Uzun vadeli iş geliştirme stratejisinin oluşturulması

·       Kurumum imajının geliştirilmesi ve tanınırlığının arttırılması

·       İş çevreleriyle irtibatın sağlanması ve elçi olarak kurumun temsil edilmesi

4.     Müvekkil ilişkileri yönetimi

·       Mevcut müvekkillerle sıcak temasın korunması

·       Müvekkil ihtiyaçlarına göre en iyi hizmetin onlara sunulması

·       Müvekkillere değer yaratan yenilikçi çözüm önerilerinin oluşturulması

·       Maliyet azaltıcı hizmetler sunmak için arayış içinde olunması

·       Güçlü müvekkil ilişkileri kurulması ve müvekkillerde dostluk faktörünün geliştirilmesi

5.     Kurumsallaşmaya katkı sağlanması

·       Kurumun idaresinde sorumluluk alınması, iş geliştirme, bilgi işlem, mali işler, insan kaynakları 

·       Stratejik planlama ve uygulamasında etkin rol alınması ve katkı sağlanması

·       Kurumun iş yapış prosedürlerinin oluşturulması ve geliştirilmesine katkı sağlanması

·       Kurumun teknik know-how geliştirmesinde görev alınması

·       Kurumun kalite kontrol, kalite geliştirme, performans yönetimi konularında görev alınması

·       Homojen bir kurum kültürünün oluşmasına destek verilmesi

·       Sözlerden ziyade eylemlerle vizyon sahibi ve değerleri olan bir yönetici olunduğunun gösterilmesi

6.     Kişisel Gelişim ve Liderlik

·       Sürekli gelişim ve becerilerin arttırılması amacıyla konfor alanının terk edilmesi

·       Kuruma yararlı olacak yeni beceri setleri elde edilmesi

·       Bir rol model olarak çalışanlara güven, inanç ve kişisel bütünlük sergilenmesi

·       İnisiyatif alıp harekete geçen, öğrenen, sorumluluk alan ve katkı sağlayan bir profesyonellik gösterilmesi

·       İş hedeflerine ulaşmada kararlılık, yoğun çalışma ve odaklanma içinde olunması

Evet yeni göreviniz tekrar hayırlı olsun. Bunca sorumluluğun altından kalkabilmek ve görevinizin gerektirdiği becerileri kazanabilmek için bir mentordan destek almanızı tavsiye ederim. Bu şekilde zaman kazanır ve kariyerinizin bu önemli noktasında bir yol kazası yaşamazsınız.   

Hukuk Bürolarında Düşük Performansın Nedenleri

Gelişim projeleri gerçekleştirdiğim hukuk bürolarında karşılaştığım sıkıntılardan biri de kurumda yaşanan verimsizlik ve düşük performans ile nasıl mücadele edileceğinin bilinememesidir. Çalışanların düşük performans göstermeleri bir kurumun rekabet gücünü azaltan en önemli etkendir ve çoğu zaman çalışan kaynaklı bir sorun olarak görülür.

İnsan kaynakları üzerine yapılan araştırmalar ise bize aksini söylemektedir. Profesyonellerde düşük performansa yol açan ana nedenler aşağıdaki gibidir. Çalışanlarınızın performansını yükseltmek istiyorsanız aşağıdaki maddeleri dikkate almanızı öneririm.

  1. Çalışanlarda bilgi ve beceri eksikliği: Bilgi ve beceri eksikliği nedeniyle işinin gereklerini yerine getiremeyen çalışanların hiçbir şekilde başarılı olma şansı yoktur. Ofis içi ve dışı eğitimlerle onların bilgi ve becerileri hızla geliştirilmelidir.
  2. Donanım yetersizliği: Bir çalışan işini yapabilmek için yeterli araç gereç ve donanıma sahip değilse başarılı olamaz. Yetersiz ışıklandırma, yavaş çalışan bilgisayarlar, aşırı sesli, kalabalık, dar ve kötü havalandırmalı ofis ortamlarında performans baş aşağı gider.
  3. Düşük ücretlendirme: Piyasa ortalamalarının altında ücretlendirme çalışanların finansal olarak kendilerini iyi hissetmelerini imkansız hale getirir. Düşük ücretlendirme iş ortamında üretkenliği azaltır, mazeret izinlerini arttırır. Çalışanların kuruma olan aidiyet duygusunu ve sadakatini zayıflatır. Yaşadıkları finansal stresler nedeniyle çalışanların sağlıkları hızla bozulur.
  4. Teşviklerin eksik veya yetersizliği: Birçok kurumda yetenekli çalışanlar aşırı iş yükü altında ezilir. Çoğu zaman yıllık ücret artışları herkese eşit olarak yapılır. Kurumda yüksek performans ayrıca ödüllendirilmez.
  5. Takdir eksikliği: Yöneticiler çalışanın gayretini görmezden gelir. “Çalışanı şımartmayalım şimdi, bozulmasın” denilerek takdir etmezler. Bu davranış, çalışanı işine ve kuruma yabancılaştırır.
  6. Çalışan motivasyonunun düşük olması: İlk beş madde dış kaynaklı faktörlerdir ve çalışanın motivasyonunu zaman içerisinde erozyona uğratırlar. Bu faktörlerden bağımsız olarak motivasyonu kendiliğinden her zaman düşük olan çalışanlar da vardır. Bu gibi çalışanlar, gittikleri iş görüşmelerinde kuruma ne katacaklarını değil de kurumdan neler alacaklarını araştırırlar ve konforlarını ön planda tutarlar. Bu kişiler  kuruma bir şekilde kabul edildiklerinde, iş yerinde şikayet edecek ve performans göstermeyecek birçok nokta da bulurlar. Adayın kişilik özellikleri ve sahip olduğu insani değerler işin gereklerini yerine getirebilmek için kritik önemdedir. Doğru takım oyuncularını bulmak için uzmanların bilgisinden ve desteğinden yararlanmak, işe alım süreçlerinde yol kazaları yaşamanızı önleyecektir.

 

Bir Avukat Olarak İşleri Savsaklama Hastalığından Nasıl Kurtulursunuz?

Yeni bir güne daha uyandınız. Ayaklarınız ofise gitmek istemiyor. Gene vaktinde ödeme yapmayan ve iş isteyen bir sürü müvekkille uğraşmanız gerekecek. Kafanızdan çeşitli düşünceler geçiyor: “İşe olan inancımı kaybediyorum, günlük rutin işlerden sıyrılamıyorum. İşler dağ gibi birikti, yetişemiyorum. Ofise sabahları geç gidiyor, suçluluk duygusuyla ofisten geç çıkıyorum. Müvekkillerle olan temasım azaldı. Akşam eve geç gittiğim için yatağa girmem de gece yarılarını buluyor. Yorgun kalkıyorum, kahvaltı da yapmaz oldum. Kahveye yükleniyorum, bir yerde mide iflas edecek. Bakalım ne zaman? Usulen hatalar yapmaya başladım. Müvekkil duyarsa çok kötü olur. Arı gibi çalışıyorum ama bal yapamıyorum. Bu kısır döngüden bir an önce çıkmam lazım. Gelir gider dengem bıçak sırtında ilerliyor.”

Bu gibi düşünceler serbest çalışan birçok avukatın sürekli aklından geçmektedir. İşler yığıldıkça ertelemecilik başlamakta ve arzu edilen iş sonuçları bir türlü gelmemektedir. Zaten ileri tarihlere atılan duruşmalar da sonuç alınmasını geciktirmektedir. Peki, bu durumdan kurtulmak nasıl mümkün olur?

Basitçe ifade edecek olursak, bazı avukatlar mesleklerinde diğerlerinden daha başarılı olurlar.Çünkü belli şeyleri farklı ve yapılması gerekenleri de doğru şekilde yaparlar.Özellikle, zamanlarını diğerlerinden çok daha iyi kullanırlar. İş hayatında başarının, saygınlığın ve mutluluğun anahtarı önünüzdeki işe -başka bir şeyle ilgilenmeksizin- odaklanmak onu iyi yapmak ve sonuca erdirmektir.

Savsaklamak nedir?

Sıradan profesyonellerde,yapılacak çok fazla şeye karşılık, çok az zamana sahip olma duygusu vardır. Sizde bu duygudan muzdarip iseniz, işlere yetişmeye çalışırken başka işler üzerinize dalga dalga gelir. Bu nedenle yapmanız gerekenleri asla yapamazsınız. İşlere yetişemez ve geriden gelirsiniz. Sonucunda kariyerinizde fark yaratacak işleri tek tek ertelemeye başlarsınız. Önünüzde birden çok iş varsa, işleri bir öncelik sırasına koymalı, bir an önce yapılmazsa başınıza dert açacak, acil ve önemli işlere hemen başlamalı ve bitirmeden de başka bir işle ilgilenmemelisiniz. İşlerin önemi eşit derecedeyse, ilk olarak en zor olan işe girişmelisiniz.

Üst düzeyde performans ve üretkenliğe ulaşmanın yolu öncelikle yapmanız gereken görevleri her sabah belirleme alışkanlığı geliştirmenizdir. Öncelikleri belirleme, ertelemecilikten vazgeçme ve en önemli işe sarılma alışkanlığı hem zihinsel hem de fiziksel bir alışkanlıktır. Pratik yaparak bu alışkanlıkları edinebilirsiniz.

İşleri savsaklamanın nedenleri

İşleri savsaklamanın ve motivasyonsuzluğun başlıca sebeplerinden biri ne yapmanız, hangi sırayla yapmanız ve neden yapmanız gerektiği konusundaki belirsizlik ve kafa karışıklığıdır. Kağıt üzerine yazarak düşünmeye başladığınızda bu kafa karışıklığından kurtulabilirsiniz. Hedeflerini yazılı hale getiren profesyoneller bunu yapmayanlardan dört kat daha başarılı olmaktadırlar. Hedefinizi yazılı hale getirdiğinizde onu belleğinizde somut hale getirmiş olursunuz. Yazılı olmayan hedefler ise dilek ve temenni olarak kalır. Hedefler sizi başarıya götürecek uçağın yakıtıdır. Sürekli onları düşünmeniz sizi motive eder ve eyleme sevk eder. Yaratıcılığınızı tetikler, enerjinizi açığa çıkarır ve savsaklamayı bırakmanızı sağlar. Hedeflerinizi ne kadar çok düşünürseniz iç dürtünüz ve başarma arzunuz o denli büyür. Eğer, hiçbir iş ve yaşam hedefiniz yoksa, biran önce edinseniz iyi olur. İşyerinde işi savsaklamanın ve geciktirmenin diğer bir nedeni de insanların daha önce zayıf performans göstermiş olduğu görev ve etkinliklerden uzak durmalarıdır. Çoğu çalışan belirli bir alanda kendine bir hedef koymak ve kendini geliştirmek yerine o alandan tamamen kaçmayı tercih eder ki bu sadece kötüye gidişi hızlandırır. Aksine belirli bir alanda ne kadar iyi ve yeterli olursanız, o işlevi yerine getirmek konusunda da o kadar motive olursunuz. Hepimizin güçlü ve zayıf yönleri vardır. Zayıf yönlerimizi haklı göstermeyi ve savunmayı bırakmalı, bir hedef koyarak zayıf yönlerimizi geliştirmeliyiz.

Plan mı pilav mı?

Eyleme geçmeden önce iyi plan yapma beceriniz genel başarınızın ölçüsüdür. Plan ne kadar iyi olursa savsaklamaktan vazgeçmek, işe koyulmak ve devamlılık sağlamak o kadar kolay olur. Tek yapmanız gereken elinize bir kalem ve kâğıt alarak iş planınızı basitçe ve madde madde yazmaktır.

Verimlilik gerçeği

Her işi yapmaya zaman asla yetmez, fakat önemli işleri yapmaya daima vakit vardır. Bunun anlamı bütün işlere yetişemeyeceğinizdir. Bunu aklınızdan çıkarın. Tek amacınız en önemli sorumluluklarınızı yerine getirebilmektir. Diğer işler beklemelidir. Savsaklama yüzünden kişilerin kendilerince yaratılan zamanlama baskısı onları daha da büyük strese sokar. İşlerinizi vaktinde tamamlamak istiyorsanız, kendinize her zaman sormanız gereken soru: “En yüksek değer sunan faaliyetlerim nelerdir?” olmalıdır. Sadece sizin yapabildiğiniz ve iyi yapmanız şartıyla fark yaratabildiğiniz işler nelerdir?

İyimserlik

İyimserler her durumun iyi taraflarına bakarlar. Yolunda gitmeyen ne olursa olsun onlar karşılaştıkları zorlukların kendilerini geliştirdiğini bilirler. İyimserlik sizi hayatın zorluklarına karşı bir zırh gibi sarar ve yolunuzda kararlılıkla yürümenizi sağlar.

Eğitim

Sonuçlarınıza etki edecek becerilerinizi sürekli olarak geliştirin. Bugün ne kadar iyi olsanız da bilgi ve yetenekleriniz hızla eskimektedir. Daha iyiye gitmiyorsanız, daha kötüye gidiyorsunuz demektir. Zamandan tasarruf etmek istiyorsanız bunun en iyi yolu bireysel ve mesleki alanda gelişmektir. Her gün en azından bir saatinizi kendi alanlarınızla ilgili okumaya ayırın. Sabahları biraz daha erken kalkın ve yaptığınız işte sizi daha etkin ve üretken kılacak bilgileri içeren kitaplara vakit ayırın. Size can alıcı beceriler kazandıracak seminerlere katılın. Ne kadar nitelikli olursanız, iş çıkarabilme yetkinliğiniz artacaktır.

Sahip olduğunuz her şeyi kaybedebilirsiniz. Evinizi, arabanızı, bankadaki paranızı kaybedebilirsiniz.Ancak kazanma kabiliyetiniz baki kaldığı sürece bu zenginlikleri tekrar edinmeniz mümkün olacaktır. Hayata karşı başlıca sorumluluğunuz neyi gerçekten çok sevdiğinizi belirlemek ve sonra tüm kalbinizle o özel şeyi çok ama çok iyi yapmaktır.

Dinlenmek

Sekiz-dokuz saatlik bir çalışmanın ardından verimliliğiniz düşmeye başlar. Bu nedenle gecenin bir vaktine kadar çalışmak bazı hallerde kaçınılmaz olmakla birlikte, giderek daha az üretir hale gelirsiniz. Ne kadar yorgun olursanız işiniz o kadar kötü çıkar ve hatanız da o kadar çok olur. İşleri süründürmenin ana sebebi işe yorgunken başlamaktır.

Böyle bir durumda ne enerjiniz ne de şevkiniz kalmıştır. Sabahları tekleyerek çalışan soğuk bir motor gibi bir türlü çalışma arzunuz gelmez. Ne zaman ki aşırı yorgun ve çok az zamana karşılık çok fazla iş üzerinize yığılmışsa, en iyi şey eve erkenden gidip, deliksiz bir sekiz saat uyku çekmektir. Bu sizi tümüyle yeniden şarj edebilir. Böylece ertesi gün geç saatlere kadar kalarak çıkaracağınız işten iki-üç misli fazla iş çıkarmanız mümkün olur. Hem de hizmetinizi kaliteli bir şekilde üretmiş olursunuz. Diğer bir yöntem de yıllık izinlerinizi mutlaka kullanmaktır. Uzun tatillerle çıkamıyorsanız, cuma veya pazartesini içine alan uzatılmış hafta sonu tatillerine çıkarak pillerinizi şarj edebilirsiniz. Bu şekilde her tatilin ardında daha üretken olursunuz. İş günlerinde erken yatmak, hafta sonlarında yeterince uyumak ve tatillere çıkmak, enerji fazlasına sahip olmanızı güvence altına alacaktır. Bu ilave enerji işi savsaklama eğiliminizi ortadan kaldıracak, önemli işlere hızla ve kararlılıkla saldırmanızı sağlayacaktır.

Doğru beslenmek

Enerji düzeyinizi maksimumda tutmak için yediklerinize dikkat etmelisiniz. Güne yüksek proteinli, düşük yağlı ve düşük karbonhidratlı bir kahvaltıyla başlayın. Öğle yemeğinde tavuklu salata yiyin, şeker, tuz, beyaz unlu mamuller ve tatlılardan uzak durun. Gazlı içecekler, gofret ve çöreklerden uzak durun. Kendinizi bir sporcu gibi müsabakalara hazırlayın. Çünkü çalışma haftasına başladığınızda bir sporcudan farkınız kalmaz. Sağlıklı yiyerek, yeterli uyku ve düzenli sporla çok daha fazla işi kolayca ve daha hızlı çıkarmanız mümkün olacaktır. Çalışmaya başlarken kendinizi ne kadar iyi hissederseniz, çok daha az savsaklar ve çok daha keyifle işinizi bitirirsiniz. Böylece başka işlere de fırsat bulursunuz. Üretkenlikte üst düzeye çıkmak mutlu olmak ve yaptığınız işlerde başarıya ulaşmak için yüksek enerji kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Aciliyet hissi

Yüksek performanslı insanların dışarıdan bakıldığında belirgin özelliği “eyleme dönük” olmalarıdır. Üretken insanlar düşünmek, planlamak ve öncelikleri belirlemek için kendilerine vakit ayırırlar. Sonra da hızla işe atılır, hedef ve amaçlarına doğru yol alırlar. Sebatla, kararlılıkla ve sürekli çalışırlar. Bu zaman zarfında muhabbetle boşa vakit harcayan ve küçük değerde işlerle uğraşan kimselere kıyasla önemli ölçüde yol alırlar. Aciliyet hissi, bir işe hemen başlama ve onu hızla bitirmeye yönelik bir içsel dürtü ve arzudur. Bu dürtü başlamanızı ve yolunuza devam etmenizi sağlayan bir tez canlılıktır. Aciliyet hissi kendinizle yarışıyor olmak gibi bir şeydir.

Başarılı insanlar yüksek bir performans tutturabilmek için daima kendilerini işe koşarlar. Başarısız insanların ise başkaları tarafından denetlenmeleri, talimat almaları ve dürtüklenmeleri gerekir.

Uzun vadeli perspektif

Başarılı insanlar gelecek hakkında düşüncelere sahiptirler. Onlar beş yıl, on yıl sonrasını düşünürler. Arzuladıkları uzun vadeli gelecekleriyle tutarlı olması için bugünkü seçimlerini ve davranışlarını düzenlerler. İşinizde uzun vadede sizin için neyin önemli olduğunu bilmek, kısa vadedeki öncelikleriniz hakkında karar vermenizi büyük ölçüde kolaylaştırır. Gelecek düşüncesi bugünkü eylemleri etkiler hatta çoğunlukla belirler.

Başarılı insanlar uzun vadede daha büyük getiri almak için kısa vadede fedakârlığı göze alabilen ve zevkleri erteleyebilenlerdir. Başarısız insanlarsa kısa vadeli sonuçları ve hazları düşünüp, uzak geleceği boş verirler. Kaybedenler gerilim azaltıcı,kazananlarsa hedefe ulaştırıcı işler yaparlar.  Örnek olarak erken yatmak, erken kalkmak, işe erken gelmek, alanınızla ilgili düzenli okumak, beceri geliştirmek için kurslara katılmak geleceğiniz üzerinde müthiş olumlu bir etki yaratır. Diğer taraftan, işe son anda gelmek, gazete okuyarak oyalanmak, çay kahve,sigara içmek ve iş arkadaşlarıyla ahbaplık etmek kısa vadede eğlenceli görünebilir, fakat sonunda kaçınılmaz olarak yerinde saymaya, başarısızlığa ve hayal kırıklığına götürür.

Zaman öyle de geçer böyle de. Asıl mesele onu nasıl kullanacağınız ve ay sonunda hangi iş sonuçlarına ulaşacağınızdır.

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayınhttps://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

İş Arkadaşlarınızla Yaşadığınız Tartışmaları Önlemenin Yolları

2017 Yılının ilk yazısında sizlerle yeniden beraber olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Yeni yılın kariyerinizde başarılarla dolu bir yıl olmasını diliyorum.

Bugünkü konumuz, iş arkadaşlarınızla yaşadığınız tartışmaları nasıl önleyeceğinizdir. Arzu etmemenize rağmen, iş arkadaşlarınızla sık sık tartışma yaşıyorsanız sakın üzülmeyin. Bu tartışmalar normal olmakla birlikte gereklidir de. Yaşanan çoğu tartışma faydalıdır ve müspet bir amacı vardır. Lakin insanoğlu genellikle menfi olanları hatırlamaya eğilimlidir.

Aslına bakarsanız, tartışmalar bakış açısı ve düşünce farklılıklarınızın ortaya çıkmasıdır. Çatışmalarınız kurum içi değişimi tetikler ve ilerlemeyi sağlar. Bu nedenle, tartışma biçimlerini bilirseniz, onları olumlu şekilde yönetebilirsiniz.

İnsanoğlunun anlaşılma ihtiyacı

Her türlü tartışmanın altında yatan neden, her iki tarafın da kendini doğru ifade etme ve doğru anlaşılma isteğidir. Hepimizin düşünce yapısı şu şekilde oluşur: “Ben makul bir insanım. Karşı taraf beni anlarsa sürtüşme olmaz ve hemen karşılıklı anlaşırız.” Bu düşünceyle ve kendi bakış açımıza göre karşımızdaki kişiyi ikna etmek için hemen bastırmaya başlarız. Buradaki sorun her iki tarafın da aynı niyette olmaları ve ilk olarak anlaşılmayı istemeleridir. Sonuç tam bir kilitlenmedir. Umutsuz bir hal alır ve insanların moralini bozar.

Başkaları üzerinde kontrol sağlamamız mümkün olmadığına göre en iyisi kendi üzerimizde kontrolü sağlamaktır. Bu amaçla, ilk dinleyen siz olmalısınız. Açık uçlu sorular sorarak karşınızdaki insanın hislerini ve fikirlerini sizinle paylaşmasını sağlayın. Etkin şekilde onu dinleyin. Göz temasını kaybetmeyin. Kendisini anladığınızı ifade edin. Nasıl hissettiğini bildiğinizi ona söyleyin. Bu son kısım özellikle çok önemlidir. Karşınızdaki kişinin güvenini hızla kazanmanızı sağlar.

Tartışmanın yapısı

Bir tartışmayı iyi idare etmenin diğer yolu da tartışmanın ne olduğunu bilmektir. Her tartışma aşağıdaki temeller üzerinde yükselir:

1.    Mesele

2.    Tarafların konumları

3.    Tarafların çıkarları

Mesele tartışmanın konusudur. “Bu müvekkil ile çalışmalı mıyız?”

Tarafların konumları her iki tarafın yukarıdaki soruya verdikleri değişik yanıtlardır. Kendi değer yargılarını bu şekilde ifade ederler. Yukarıdaki soruya cevaben “Evet” veya “Hayır” denmesi gibi.

Tarafların çıkarları ise her iki tarafın neden bu konumda olduklarının açıklamasıdır. Çıkarlar nadiren karşılıklı tartışılır. Genellikle üzeri örtülür. Birçok tartışma sırf bu nedenle tarafların konumlarına takılıp kalmaktadır. Karşı tarafın çıkarları hakkında sadece varsayımda bulunulur.

Bir tartışmadan müspet sonuç alabilmek için tarafların çıkarları konusunda karşılıklı bir anlayışa sahip olmaları kritik öneme sahiptir. Bu şekilde, ortak hareket etme ve işbirliği kapısı aralanacaktır. Eğer ortak çıkarlar bulunduğunu karşı tarafa gösterebilirseniz, anlaşmazlık hemen ortadan kalkacaktır.

Sonuca hızlıca ulaşmak

Bir tartışma yaşadığınızda hızlı bir şekilde sonuca ulaşmak istiyorsanız aşağıdaki adımları her zaman hatırlayın:

1.    Her tartışmayı amacınıza ulaşmanıza yardım eden bir iletişim şekli olarak kabul edin.

2.    Varsayımda bulunmayın.

3.    İlk dinleyen siz olun.

4.    Başkalarının fikirlerini ve hislerini karşı tarafa yansıtın, onları anladığınızı gösterin.

5.    Çıkarlarınızı ifade edin.

6.    Ortak çıkarlar arayın.

Yaşanan çatışmalar zararlı olmak zorunda değildir

Lütfen sakın unutmayın! İnsanları anlamaya çalıştığınızda hızla güven kazanırsınız. Başkalarının size olan inancı artar. Soru sorup etkin dinledikçe, bildiğinizden daha fazlasını öğrenir ve güçlü ilişkiler kurarsınız. Mutabık kalmasanız da karşılıklı bir anlayışa ve saygıya sahip olursunuz.

Call Center Hizmeti Veren Bürolarda Performans Arttırmanın 25 Yolu

1.  Gün içerisinde yaşanan olumsuzluklar yerine olumlu olaylara odaklanın.

2.    Çalışanlarınıza koçluk yapmak için daha fazla vakit ayırın.

3.    Arama yapan çalışanları cesaretlendirin. En ufak ilerlemelerini bile tebrik edin.

4.    Eğitim ihtiyaçlarının neler olduğunu onlara sorun. Onların yerine siz karar vermeyin.

5.    Kişisel gelişimleri için daha fazla zaman ve kaynak ayırın.

6.    Arama yaparken onların yanında olun ve neler hissettiklerini anlayın. Duyun, görün ve hissedin.

7.    Arama yapan personele geri bildirim verirken olumlu ve olumsuz durumları bir denge kurarak paylaşın. “Gene ne yaptım?” diye düşünmelerini istemezsiniz değil mi?

8.    Ayda 4 defa her çalışanla bire bir görüşme yapın.

9.    Değerlendirme yapabilmek için sonuç alınan en iyi aramaları seçin ve herkese kayıttan bu aramaları dinletin.

10.  Bire bir yapılan görüşmelerde çalışanın görüşme içeriğini ve kişisel iş hedeflerini belirlemesine izin verin. Kendilerini iyi hissedeceklerdir.

11.  Arama yapan personelinizin gayretlerini takdir edin. “Ayın elemanı” programı düzenleyin.

12.  Günlük ve haftalık teşvik programları düzenleyin.

13.  Olağanüstü başarılar için özel ödül törenleri düzenleyin. Tüm çalışanların önünde ödülünü takdim edin ve onları alkışlayın.

14.  En iyilerin isimlerini ve profil resimlerini ofis bilgi panosuna asın. Çalışanlar buna bayılacaktır.

15.  Arama yapan çalışanlara özel kupalar, şiltler ve madalyalar takdim edin. Masalarında sergilemelerine imkan verin. Kendilerini harika hissedeceklerdir.

16.  Ayın elemanı ödülünü alan çalışanın bir ay süreyle başarı kupasını masasında sergileme hakkı olacaktır. 3 Ay üst üste kupayı kazanan elemana özel bir teşvik ödülü verin.

17.  Teşvik programlarınızın görünür yerlerde asılı olmasını sağlayın. Kazanma arzusunu harlayın.

18.  Yılda bir en başarılı arama personellerini belirlemek için tören düzenleyin.

19.  Borçlulardan en çok tahsilat yapan personelinizi tatile gönderin.

20.  Duvarda asılı olan bilgi panonuzu her gün güncelleyin.

21.  Gelişim için onların fikir ve önerilerini dinleyin.

22.  Hiçbir öneri ve yeni fikri öldürmeyin.

23.  Çalışanları nelerin motive ettiğini öğrenin.

24.  Kendi yaptıkları aramaları onlara dinletin ve neleri daha iyi yapabileceklerini bir kağıda yazmalarını isteyin. Kendileri hakkında çok değerli bir öz eleştiri yapacaklardır.

25.  Ayda bir oturdukları yerleri değiştirerek diğer çalışanlarla daha fazla temas kurmalarını sağlayın. Çalışanların ayakta da çalışabilmelerine imkan sağlayın.

 

 

Alacak Takibinde Yüksek Tahsilat Performansı Nasıl Sağlanır?

Müvekkillere alacak takibi hizmeti veren bürolarda, tahsilât performansını geliştirmek için yaptığımız çalışmalarda, yüksek performanslı memurların diğer memurlara göre %40 daha fazla tahsilât yaptığını gözlemliyoruz. Yüksek performansı genele yaymak için neler yapabileceğimizi araştırdığımızda, yüksek performanslı memurlarda bazı ortak özellikler ve sonuç alan çalışma yöntemleri olduğunu görmekteyiz. Buna göre, elde edilen bilgiler ve tecrübeler ışığında, aşağıda belirtilen beş yöntemi uygularsanız daha kolay ve başarılı bir şekilde alacağınızı tahsil etmeniz mümkün olacaktır.

  1. Her zaman hazırlıklı olun. Başarı, hazırlıklı olmak ve fırsatın bir araya gelmesiyle elde ediliyor. Borçluyu telefonla aramadan önce teknik ve zihinsel olarak bu ana hazırlıklı olmalısınız:

Teknik hazırlık: Borçlu hakkında gerekli tüm bilgiler önünüzde olmalıdır: Müşteri bilgileri, geçmişte vaktinde ödeyip ödemediği, alınan ürün veya hizmetin içeriği, fatura bilgileri, satış türü, satış şartları, borç miktarı, ödeme vadesi, geçmiş vade süresi.

Zihinsel hazırlık: Pozitif düşünce tarzına sahip olmanız çok önemlidir. Yüksek performanslı çalışanlar her aramaya ilk aramalarıymış gibi motive ve güler yüzlü başlıyorlar. Siz de başlarken yüzünüze mutlaka bir gülücük kondurun. Borçluları her aradığınızda ödeme yapmaya hazır olduklarını varsayın. Bununla beraber, aradığınız kişilerin size ödeme yapmamak için sayısız mazeret üreteceklerini aklınızdan çıkarmayın. Mazeret anlamında her şeye hazırlıklı olmalısınız:

  •               “Mesajınız gelmedi”
  •               “Yazıyı almadım”
  •               “Muhasebecimiz tatilde”

Her defasında birbirinden değişik ve sıra dışı mazeretler duyabilirsiniz. Bununla beraber, duygusal tepkiler almaya da hazır olun. Sinirli, mutsuz, tedirgin olabilirler. Bağırabilir, ağlayabilir ya da lanet okuyabilirler. Aklınızdan çıkarmamanız gereken nokta para tahsilatı yapmak için aradığınızdır.

2. Profesyonel & Otoriter bir tarzda konuşun. Telefondaki ses tonunuz görüşmenin kaderini çizmektedir. Sesiniz ne gür çıkmalı ne de çok düşük. Orta yumuşaklıkta ve her zaman konuştuğunuz ses tonunun biraz altında olabilir.

  • Borçlunun ona ne dediğinizi ve ondan ne istediğinizi anlaması lazımdır. Normal konuşmanızdan daha yavaş konuşun. Aceleci olmayın. Bunun size faydası konuyu daha güçlü bir şekilde ifade etmeniz olacaktır.
  • Kötü telaffuz etmeyin. Kelimelerin uyumlu bir şekilde ağzınızdan çıkmasını sağlayın.
  • Telefonda konuşurken asla çiklet çiğnemeyin veya bir şey yiyip, içmeyin.
  • Konuşurken sandalyenizde dik oturun. Borçlu ile yüz yüze görüşmedeymişsiniz gibi davranın.
  • Sakin olun, öz güveniniz tam olsun. Bu şekilde borçlu üzerindeki kontrolünüzü yitirmezsiniz.

3. Görüşmenin kontrolünü her zaman elinizde tutun. Görüşme boyunca borçluya ismiyle hitap etmeniz, kendisine saygı gösterdiğinizi ifade eder.

  • Borçlu karşısında çok sıkışmış, acelesi olan bir görüntü çizmeyin. Aksi takdirde, sizden taviz koparmak için pazarlık yapmaya başlarlar.
  • Yanlış olsalar da onları haklı bulun. Tüm söylediklerini onaylayın değil ama geçerliliği olduğunu ifade edin:

Neden bu şekilde düşündüğünüzü anlıyorum”.

“Böyle bir şeyin başınıza nasıl geldiğini şimdi gayet iyi görüyorum.”

“Sizi anlıyorum”

3.1. Borçlunun size azami bilgiyi vermesi için açık uçlu soruları kullanın:

“Hangi banka ile çalışıyorsunuz?”

“Ödemeyi nasıl yapmayı düşünüyorsunuz?”

“Hangi ödeme yöntemini tercih edersiniz? Çek, senet, kredi kartı?”

“Hangi işte çalışıyorsunuz?”

“Aylık ne kadar ayırabilirsiniz?”

“Ne kadar zamandır işsizsiniz?”

“Ne zaman yeni bir işe başlayacaksınız?”

3.2. Kararlılıkla sorular sorun. Çünkü amacınız konuyu ödemeye getirmek olmalıdır:

Borçlu: “Ödeyemiyorum.”

Tahsilât Uzmanı: “Nerede çalışıyorsunuz?”

Borçlu: “Evet daha yeni başladım bir işe ama 3 haftadır bir ödeme alamadım.”

Tahsilât Uzmanı: “Ayın kaçı size maaş ödeyecekler?”

Borçlu: “Gelecek hafta Perşembe günü”

Tahsilât Uzmanı: “Gelecek hafta Cuma günü bana 500 TL ödeme yapabilirsiniz. Mutabık mıyız?”

3.3. Dinlemek, çokça dinlemek ve akıllı notlar almak sizi başarıya taşır. Konuştukça bamtellerini sizin elinize verirler. Samimi mi yoksa sahtekâr mı olduklarını anlamanız kolaylaşır. Aldığınız notlar bir sonraki görüşmeniz için elinize koz verir. Bu şekilde, borçlunun geçmişte kullandığı mazeretleri boşa çıkarmak ve tekrar denemesini önlemek mümkün olur.

3.4. Sessizliği akıllıca kullanın. Borçlunun yaptığı açıklamaya cevap vermeden önce içinizden beşe kadar sayın ve öyle cevap verin. Acele etmeyin. Soru sorduktan sonra da sabırla bekleyin ve sessiz kalın. Görüşmede boşluklar yaratırsanız, bu boşlukları doldurma konusunda borçlu kendini mecbur hissedecektir.

3.5. Odakta Kalın. Bazı borçlular ürün ve hizmetlerden duyduğu memnuniyetsizliği ifade ederek, ödenmezliğin nedenini firmaya bağlamak isterler. Her zaman nazik olun. Fikirlerine saygı duyduğunuzu ifade edin ve tekrar ana konunuz olan borcun kapatılmasına onları yönlendirin

4. Tansiyonu yükseltmek isteyen borçlulara imkân vermeyin. Çünkü bağıran bir borçlu öfkeyi hile amaçlı kullanarak sizi sindirmek ve görüşmeyi sonlandırmak ister.

  • Öfkeli bir borçlu ile ilerleme kaydetmeniz mümkün değildir.
  • Borçlu size bağırmaya ve hakaret etmeye başlarsa soğukkanlı olun. Ona yardımcı olmak istediğinizi ve bu şekilde bağırıp çağırması durumunda bunun mümkün olamadığını ona hatırlatın.
  • Sizi dinlemeyecek kadar kendinden geçmişse: “Sanırım sizin için iyi bir zaman değil. Sizi tekrar ne zaman arayayım?” diye sorabilirsiniz. Ya da: “Hatta kalır mısınız lütfen. Sizi duyamıyorum” Telefonu birkaç saniye masanın üzerinde tutun. Sonra tekrar elinize alın. “Şimdi müsaitim, sizi dinliyorum” deyin. Bu aradaki sessizlik, borçluyu sakinleştirecektir. Tekrar konuşma ortamı doğacaktır.
  • Diyalogun kapanmasına izin vermeyin. Yapıcı bir görüşme olması ve ilerleme kaydedildiğini borçluya gösterin.

5. Ucunu Bağlayın. Borçludan bir taahhüt alınmadan sonuçlanan bir arama boşa giden bir aramadır.

  • Borcu kapatamasa da kısmi bir ödeme için söz alın. Ödeme tarihi için sizi araması için söz alın.
  • Zamanı siz belirleyin ve yönlendirin. “Bu konuda bana ne zaman dönersiniz?” sorusu yerine: “Beni Salı’ya kadar arar mısınız?” diye sorun.
  • Mantıklı bir süre verin ama 3 işgününden fazla olmasın.
  • Borçluyla görüşmenin özetini telefonda üzerinden geçip mutabık kalmadan konuşmayı bitirmeyin:
  1. Taahhütleri nedir?
  2. Sizin onlardan beklentiniz nedir?
  3. Beklentiniz gerçekleşmezse sonuçları ne olacaktır?
  • Konunun aciliyetine vurgu yapın.
  • Borçlunun taahhüdünü yerine getirmemesi durumunda, oluşacak sonuçlardan duyduğunuz büyük endişeyi borçluya hissettirin. Aksi takdirde, telefonu kapattıktan sonra neden arandığını unutması onun için çok kolay olacaktır.

Yukarıda paylaşılan yöntemlerle telefonda tahsilât performansınızı arttırabilirsiniz. Lakin her defasında işe yarayacak sihirli bir formül yoktur. Çünkü bir borçlu diğer borçluya benzemez. Bir borçlu üzerinde çok işe yarayan yöntemleriniz. Diğer borçluyla sizi hiçbir yere götürmeyebilir. Tarzınızı oluştururken, kendinizden farklı bir role ve kimliğe sakın girmeyin. Olduğunuz gibi davranın. Borçluyu çok iyi dinleyin ve borçlunun durumuna çözüm bulmak için ipuçlarını arayın.

Herkese başarılar dilerim!

Y Kuşağını Hukuk Büronuzda Verimli Çalıştırma Rehberi

Y Kuşağı üzerine sayısız kitaplar yazıldı, seminerler düzenlendi. Bu yeni nesli tanıma ve anlamanın yolları arandı. İş yaparken dayanıklı oldukları lakin sadece kendilerini önemseyerek ve odağa koyarak yaşadıkları söylendi. Bir önceki neslin gözü kapalı yapabildikleri işleri yapmakta zorlandıkları ifade edildi. Yaratıcı, enerjik ve işbirliğine yatkın oldukları anlatıldı. Kısacası hepimize büyük bir heyecan ve merakla yeni neslin artı ve eksi özellikleri tanıtıldı.

Onlar artık sizin yeni avukatlarınız ve işbirliği yapacağınız meslektaşlarınız. İş ortamınızda bazı şeyleri iyi yönetirseniz, ofisinizdeki olumlu değişimin ve gelişimin ateşini yakacak insanlar. Peki, onlardan en yüksek verimi nasıl alacaksınız ve aidiyet duygularını güçlü tutacaksınız?

Bir Cuma günü müvekkilin önemli ve acil bir işini pazartesi gününe kadar yetiştirmek için çalışırken, ekibinize bu amaçla Cumartesi günü saat 13.00’e kadar fazla mesai yapmanız gerekeceği mesajını veriyorsunuz. Her şey yolunda gözüküyor. Bir de bakıyorsunuz, Cuma akşamı saat tam 18.00 olduğunda yeteri kadar çalıştığını ifade ederek, evine giden ve Cumartesi günü de işe gelmeyen çalışanlarınız olduğunu görüyorsunuz. Peki bu durumda ne yapacaksınız?

Başka bir örnekte de, sabah işe başlama saatlerinin değiştirilmesi konusunda sizinle ısrarla tartışan, sabahları ailesiyle keyifli kahvaltılar ve sonrasında spor yaptığı için gecikmek zorunda kaldığını ve bu yaşam tarzından taviz vermek istemediğini size söyleyen genç yetenekler, bu neslin gerçekten farklı bir üne sahip olmasını sağlıyor.

Genelde işverenlerin Y neslinden şikayetleri, bu neslin kendi kendilerine dönük olması, zamanı iyi yönetememeleri, sürekli takdir görme ihtiyaçları, büyüklere saygıda kusur etmeleri, müşteri odaklı olmamaları, yüz yüze iletişim becerilerinde eksiklik ve kendini çalıştığı alanlarda tam yetkili hissetmek şeklinde olmaktadır.

Herkes bilmelidir ki, bu nesil tümüyle farklı değerlere sahiptir. Kendi hayat tarzlarının mevcudiyeti, iç ve dış müşterilerinin ihtiyaçları ve beklentilerinden daha önemlidir. Klasik düşüncede, sebat etmenin ve çok çalışmanın bizi bir hukuk bürosunda ortaklığa taşıyacağına inanırız. Kurumda partner seviyesine geldikten olduktan sonra bir başka hukuk bürosuna geçilmesi de çok karşılaştığımız bir durum değildir. Lakin, bu çeşit sadakat özellikleri artık geçmişte kalmıştır.

Y Jenerasyonu huzurlu bir hayat sürebilmek için bir iş ister ve bu işte fazla mesai olmasından hoşlanmaz. Olabildiğince fazla izin ve serbest zaman imkanı arar. İşi hayatlarının merkezine koymazlar. İş, onlar için bir geçinme yoludur. Bununla birlikte, ücrete ve unvana önem verirler. İş – özel yaşam dengesini önemserler.

Peki, bu tarz yeni nesil yetenekleri yönetirken yöneticiler nelere dikkat etmelidir?  Y Jenerasyonu yaratıcı, enerjik, işbirliğini seven ve teknoloji kullanımında beceriklidir. Açıkçası, birçok güzel özelliği bünyelerinde barındırmaktadır. Bu nedenle, bardağın boş tarafına takılıp kalmamak gerekir.

Hukuk büroları yeni nesil yetenekler istihdam ederken, eğitirken ve ellerinde tutarken aşağıdaki konulara dikkat etmelidir:

  1. Yeni nesil, net olan amaçlar ve kurum değerleri görmek istiyor. Fazla çalışmaya karşı çıkıyor. Buna karşın, bir işi ele aldıklarında hedefledikleri ve söz verdikleri sürede tamamlıyorlar. Kısacası sorumluluk sahibi insanlar.
  2. Yaşayarak öğrenme toleransları düşük olduğu için onlara daha net, özetlenmiş bir liderlik ve rehberlik yapılmalı. Müvekkil ihtiyaçlarını anlamaları ve ihtiyaçları nasıl karşılayacaklarını görmeleri için onlara brifingler vermelisiniz.

Büyük resmin kendilerine gösterilmesi, çalışma şartlarının belirtilmesi sizce sadece bu neslin beklentisi midir? Kesinlikle hayır. Daha önceki nesiller de bunları istemiştir. Onlar da geri bildirim, yetkilendirme, cesaretlendirme, çalışma şartları, iş yükünün kontrolü ve iş dışı faaliyetler konularında işverenden talepler içerisinde olmuşlardır. Lakin Y neslinin sesi artık daha gür çıkmaktadır. Daha cesur ve talepkardırlar. Bu şartları sağlayabilmek onların başarısını teşvik edebilmek için artık gerekli hale gelmiştir.

Yeni neslin size kazandırabileceği rekabet avantajları

  1. Y Neslinin sahip olduğu özellikler müvekkil hizmetlerinizi geliştirecektir.
  2. Yaygın teknoloji kullanımı size zaman tasarrufu sağlayacaktır.
  3. Kurum içinde işbirliği içinde çalışmak müvekkillere sunulan hizmetin ve çalışmanın kalitesini arttıracaktır.
  4. Ne zaman mola vereceğini bilmek kurum içi yaratıcılığı geliştirecektir. İşten nefret duymadan ve devreleri yakmadan zor projelerin altından kalkmanızı sağlayacaktır.
  5. Kurum içi ve müvekkillerle yaptığınız uzun süren yüz yüze toplantılara daha az ihtiyaç olacaktır.

Eski günler artık geri gelmeyecektir. Eski günleri arayan ve bu konuda ısrarcı olan hukuk bürolarının yeni jenerasyonla başarılı sonuçlar elde etmesi çok güç olacaktır. Değişen dünyada kalıcı olabilmek ve ilerleme kaydetmek için hukuk bürolarının işe olan bakışlarını değiştirmeleri, yeni çağın ve neslin kurallarına ayak uydurmaları gerekmektedir. Ayrıca, müvekkillerinizin de bir süre sonra Y nesli olacağını unutmamalısınız.

Yeni yetenekleri sorunsuz bir şekilde bünyeye katmak ve verim alabilmek için etkili yöntemler

  • Onları işin kontrol odasına sokun: Yeni nesil yeteneklerle ön bir anlaşma yapın, bununla istihdam taahhüdünüzün şartlarını belirleyin. Avukatın hakları ve sorumlulukları hakkında konuşulmayan ve varsayılan tüm konuları onlarla paylaşın.
  • Değerlerinizi anlatın: Kurum değerlerinizden bahsedin, onlara detay bilgiler verin. Müvekkillere nasıl hizmet verdiğinizi anlatın. Profesyonelliğe bakışınızı ve kurum kültürünüzü anlatın. Somut olun. Genç avukatlarınızla, meslektaşlarınızla konuşun, onları önemseyin, sıradan insanlarla konuşur gibi yapmayın.
  • Soru sorunYakın zamanda ulaşmak istedikleri kariyer hedeflerini sorun, onlarca yıl sonra ulaşacakları hedefleri değil. Y nesli, dünyada büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde büyüdü. Beklenmeyen birçok olayın her an başa gelebileceğini gördüler. Yıllarca süren planların bazen boşa giden bir çaba olduğunu, fantezide kalabildiğine şahit oldular. Sonuç olarak, hayata uzun vadeli bakmadıklarından dolayı, kısa vadeli hedeflerine odaklanırsanız onlar için daha anlamlı olursunuz.
  • NetleştirinOnlardan bir hukukçu olarak tam ne beklediğinizi ifade edin. Hangi yetkinliklere ve davranış şekillerine sahip olmaları gerektiğini, hangilerini geliştirmeleri gerektiğini onlara gösterin.
  • Açık yüreklilikle dinleyin: İşe başlarken yeni ortamı öğrenme ve keşfetme tarzınızın karşınızdaki yetenek tarafından da benimseneceği varsayımında bulunmayın. Bu büyük bir hata olur. Sizden farklı olmaları hatalı oldukları anlamına gelmez. Bir müvekkille hizmet vermek ve onu memnun etmek için birden fazla yol olabilir. Yeni yöntemleri ve hedefleri yeni avukatınızla tartışın. Çok güzel fikirler duymanız olasıdır.

Sabahları Erken Kalkıp Daha Fazla İş Bitirmenin 5 Yolu

getty_480284611_970646970450043_49752

Serbest olarak çalışan Avukatların en büyük zorluklarından biri de sabah  erken kalkıp, güne erken başlamaktır.  İş hedeflerine ulaşmak, bir proje    veya araştırma yapmak, bir dilekçe yazmak için verimlilik uzmanları her zaman sabahları erken kalkmayı tavsiye eder. Çünkü kavramsal düşüncenin zirveye ulaştığı nokta, sabah yataktan kalkmayı takip eden   ilk iki saattir.

Ne kadar erken kalkarsanız, o kadar daha fazla işi tamamlama ve zamanı en verimli şekilde yönetme imkanına kavuşursunuz. Sakin bir ev veya ofis ortamında birçok işi kolayca yapabilir ve kimse tarafından rahatsız edilmezsiniz. Çok yerinde bir tavsiye olmakla birlikte, uygulamaya geçirmek serbest avukatlar için epey zor olmaktadır. Sabahları saat 10.00’da anca mesaiye başlayan Avukatlar verimsiz bir iş günü geçirebilmekte, zaman fakirliğinden sık sık şikayetçi olmakta ve sonuç olarak diğer meslektaşlarının gerisinde kalabilmektedir.

Erken kalkmayı bir disiplin olarak görebilirsiniz. Aslında bundan çok daha fazlasıdır. Gerçek şudur ki, insanların tüm ekosistemi daha geç yatmaya ayarlanmıştır. Sabah kalkış rutininizi değiştirmeye başladığınızda, birçok engel karşınıza çıkacaktır. Bunları aşmak mümkündür.  Bununla birlikte, asıl önemli olan bir önceki geceyi iyi tamamlamış olmanızdır.

İşte size sabahları erken kalkmanızı ve işe erken koyulmanızı kolaylaştıracak beş adet strateji:

  1. Bakış açınızı değiştirin.Birçok insan yatağa erken girmemek için mücadele eder. Çünkü gün bitmesin, daha fazla şey yapayım ve yaşayım isterler. Günü erken bitirme ve bir şeyleri kaçırma tedirginliği yaşarlar. Bu noktada, daha farklı düşünmeye başlamak gerekir. Uykuyu yeni günün başlangıcı olarak görün. Uykuya olan bakışınız değişecek ve size daha ilginç gelecektir. Pillerinizi şarj etmek için uykunun önemli bir süreç olduğunu kabul edin.
  2. Yatağa giriş saatinizi ayarlayın. Çoğumuz uykusuzluktan muzdarip bir şekilde hayatlarımızı yaşıyoruz. Uykunuzdan çalacağınız ilave bir saat ertesi gün sizi başarısızlığa daha fazla yaklaştıracaktır. Ertesi gün enerjik olmanın ve başarılı işler gerçekleştirmenin tek yolu gece yatağa erken gitmektir. Vücudunuzun ihtiyacı olan uyku süresini hesap edin ve bu süreye göre yatağa giriş saatinizi ayarlayın.
  3. Gece faaliyetlerinize çeki düzen verin. Akşam yemeği saatinizi gözden geçirin, yemeği hazmedebilmek için yatağa girmeden iki veya üç saat öncesinden akşam yemeğinizi bitirmiş olun. Çay ve kahveyi akşam yemek üzerine tüketmeyin.  Ancak bu şekilde, yatağa girdiğinizde fazla zorlanmadan uykuya dalabilirsiniz.
  4. Sabah faaliyetlerinize hazırlanın.Bazen bizi yataktan çıkamayacak durumda bırakan yorgunluk değildir. Ertesi gün yapılacak olan işlerini ağırlığı ve fazlalığı da bizim yataktan çıkmamızı güçleştirebilir. Ertesi gün yapılacak olan işlerin gözünüze daha kolay gözükmeleri için bir gece önceden iş planınızı yapın ve kullanacağınız malzemeleri hazır edin. Spora gidecekseniz spor kıyafetlerinizi bir köşede hazır edin, duruşmaya gidecekseniz dosyalarınızı, evrak çantanızı ve kıyafetlerinizi yerleştirin, ayakkabılarınızı boyayın. Yeni bir işe başlamak da size karışık ve zor gelebilir. Bu nedenle, hazırlık yapmak için zamanı doğru kullanın ve başarı şansınızı arttırın.
  5. Elektronik cihazlarını uyku boyunca kapalı tutun.Yatağa girmeden 60 dakika önceden tüm elektronik cihazlarınızın fişini çekin. Televizyon, bilgisayar, cep telefonun, e-posta mesajları, sosyal medya iletişimini sonlandırın. Bilim bize göstermektedir ki, tüm elektronik cihazlar çevremizde büyük bir enerji oluşturmaktadır.  Elektronik cihazları kapatmadan yatağa girmek, enerji içeceği içip yatağa girmekle aynı etkiyi verebilmektedir.

Fiyat Rekabeti Sizi Nasıl Zora Sokar?

Bir Avukat olarak, fiyatla rekabet etmeye başladığınızda yeni işler alma kabiliyetinizi azaltırsınız. Bu yola girdiğinizde yolun sonunda sizi bitmemiş bir köprü bekler. Rekabet gücünüzü ve inandırıcılığınızı yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız. Çünkü fiyatı kırmak karşınızdaki kişiye riskli mesajlar verir.

Fiyatı indirdiğinizde karşınızdakilerin beynine aşağıdaki mesajları gönderirsiniz:

  1. Diğerleri kadar iyi değilim, bu nedenle fiyatımı düşük tutuyorum,
  2. Diğer Avukatlara göre daha az tecrübeye sahibim,
  3. Hizmetlerimize az para ödersiniz, buna karşılık alacağınız hizmetin sınırlı olacağını bilin.

Fiyatı indirmek yerine,  ücretinizin neden daha yüksek olduğunu müvekkil adayına açıklamak size daha fazla puan kazandırır. Bunu açıklarken aşağıdaki noktaların altını mutlaka çizmelisiniz.

  • Sonuç Almak: Sonucu garanti etmemekle birlikte, benzer davalarda aldığınız olumlu sonuçları sürekli vurgulayın.
  • İhtisas Alanınız: Uzman olduğunuz hukuk branşını ve niş alanı müvekkil adayınıza anlatın.
  • Hizmetleriniz: Müvekkillerinize geçmişte ve şimdi nasıl hizmet verdiğinizi anlatın. Müvekkil adayıyla çalışmaya başladığınızda sizden ne şekilde hizmet alacaklarını bilmelerini sağlayın (Telefonlara ve e-postalara cevap verilmesi, raporlama, bilgilendirme toplantıları vs.).

Fiyat yerine sunduğunuz değere odaklandığınızda, sizinle neden çalışmaları gerektiği yönünde müvekkil adayını etkilemeniz mümkün olur. Bunlara rağmen fiyat odaklı olmaya devam edenler ya sunduğunuz değeri tam olarak anlamamaktadır ya da sizinle çalışabilecek bütçeye sahip değillerdir. Birincisi için tekrar tekrar sunduğunuz değere vurgu yapabilirsiniz, ikincisi için ise yapacak bir şey yoktur.

Herkese başarılar dilerim.

race1

İş geliştirme yaparken size garantili şekilde zaman ve para kazandıracak yöntemler ve daha fazlası için e-kitabım satışa sunulmuştur.

Sipariş için tıklayın: https://www.tarkankarabel.com/2020/05/tum-yonleriyle-avukatlikta-is-gelistirme-teknikleri/

On Numara Yönetici Olmanın Yolları

İşlerinizi büyüyor ve yeni çalışma arkadaşlarını bünyenize katıyorsunuz. Amacınız kurumunuzun gelişen iş ortamında çalışanlardan azami verimi alabilmek, hayalini kurduğunuz yeni işlere ve iş verimliliğine onlarla ulaşabilmek.

Lakin bugüne kadar kurmuş olduğunuz temel iş yapış ve yönetim modeliniz, yeni insanların sisteme katılmasıyla artık ihtiyaçlara cevap veremez hale mi geliyor? Sinirleriniz geriliyor ve insanları yönetirken arzu ettiğiniz sonuçlar gelmeyince bir lider olarak serinkanlılığınızı korumakta ve istenilen yönde ilerlemekte sıkıntı mı çekiyorsunuz? Yöneticilik yaparken saçınızı başınızı yolar hale mi geliyorsunuz? Öyleyse endişe etmeyin. Siz de sekiz basit kurala uyarak iyi bir yönetici olabilirsiniz. İşte yapmanız gerekenler:

  1. İyi bir akıl hocası olun.
  2. Yetkinliği tam olan ekibinize yetkiler verin ve işlerine karışmayın, Yetkinlikleri yeterli değilse onları eğitin veya uzmanlardan destek almaları için eğitime gönderin.
  3. Ekip üyelerinin başarılarına ve kişisel mutluluklarına ilgi gösterin.
  4. Korkak olmayın. Verim ve sonuç odaklı olun.
  5. İyi bir iletişimci olun ve ekibinizdekilerin anlattıklarına kulak verin.
  6. Çalışanlarınızın kariyer gelişimine yardımcı olun.
  7. Ekip için açık bir vizyon ve strateji belirleyin.
  8. Ekibinize belli tavsiyelerde bulunabilecek teknik yeteneklere sahip olun.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, çalışanlar en çok onlarla birebir toplantılar yapan, cevapları dikte ederek değil sorular sorarak yanıtlamaya çalışan ve onların yaşamlarına ve kariyerlerine ilgi gösteren yumuşak başlı yöneticilere ilgi gösteriyorlar.

Bir iş veren olarak emek harcadığınız çalışanların sizi terk etmesi iş hayatında başınıza gelebilecek en kötü şeylerden biridir. Çalışanların işten ayrılmalarının genelde üç nedeni var. Bazen bu nedenlerden biri, bazen de üçünün bir araya gelmesi ayrılmayı tetikler. Birinci neden, çalışanların kurumun misyonuna ilgi duymamaları ya da yaptıkları işin önemli olmadığını düşünmeleridir. İkinci neden, çalışma arkadaşlarını sevmemeleri ya da onlara saygı göstermemeleridir. Üçüncü neden ise korkunç bir patrona sahip olmalarıdır ki en önemli nedenin de bu olduğu birçok IK araştırmasında teyit edilmektedir.

Hedefiniz, çalışanlara karşı son derece açık olmaktır. Çalışanlarınıza “Burada ne yaptığınızı anlıyorum ama şimdi de sonuçlardan bahsedelim. Amacımız budur” demektir.

www.tarkankarabel.com

www.lawmarketing-tr.com